Skip to main contentSkip to footer

Tüm Yerel- Sen avukatı Devrim Sıla Ayhan: “Kadının beyanı esastır ilkesini uygulamak istiyoruz”

AKP’li Zeytinburnu Belediyesi’nde örgütlenmek isteyen Tüm Yerel-Sen engellendi ve yöneticiler zorla binadan dışarıya çıkarıldı. Tüm Yerel- Sen örgütlü olduğu belediyelerde, 8 Mart ve regl iznini toplu sözleşmelere koymaya çalışan, kadına yönelik suçlarda “kadının beyanı esastır” ilkesini ana metinlere yansıtmayı hedefleyen bir sendika. Sendikanın avukatı Devrim Sıla Ayhan’la örgütlenme deneyimini ve sendikadaki kadın çalışmalarını konuştuk.

Örgütlenme/Sendika

Zeytinburnu Belediyesi’nde geçtiğimiz günlerde dikkat çeken bir olay yaşandı. Tüm Yerel-Sen İstanbul 2 No’lu Şube yöneticileri, Belediye’ye örgütlenme çalışması yapmak üzere geldiler. Ancak kurum zabıta amiri ekibi engelledi ve dışarı çıkmaları için zorladı. İki zabıta daha da zorladı, bu arada arbede yaşandı. El hareketleri ile sendikacıları rahatsız ettiler. Tüm Yerel-Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Ömer Beysümengü ve yönetim kurulu üyeleri başlarına gelen bu şiddeti bir tutanakla resmileştirdi. 4688 Sayılı, “Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu” çerçevesinde bu engelleme bir suç teşkil ediyordu. Benzer baskıların devamı belediyede örgütlü Bem Bir-Sen Sendikası yöneticileri tarafından da gündeme geliyordu. Uzun süredir Tüm Yerel-Sen (Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası) üyesi olmak isteyen memurlara baskı yapılıyordu.

“Fiili olarak bir şiddet yaşattılar”

Bu olayın ardından hukuki işlemler başlatıldı. İlgili yasa çerçevesinde örgütlenme haklarına açık bir saldırı olduğundan hareketle bir dava açılacaktı. Yerel yönetimlerdeki kamu çalışanlarını örgütleyen sendikanın avukatı Devrim Sıla Ayhan, “Başkanımıza ve yönetim kurulumuza fiili olarak bir şiddet yaşattılar. Sendikal faaliyetimiz engellenemez. Anayasa ile güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne bir saldırı bu” yorumunu yapıyordu. Tüm Yerel-Sen yöneticilerinin belediye binasına girmelerinin sanki suçmuş gibi iteklenerek çıkartılmasına tepki gösteriyor ve düşüncelerini şöyle paylaşıyordu; “O gün, 2 No’lu şubemizin amacı, yönetim kurulu olarak memur üyelerin sıkıntılarını dinlemekti. Bu tür ziyaretler onların hakkıdır. Farklı birçok şubemizde de sendika yöneticileri bunu yapıyor. Çalışma arkadaşlarımızla problemlerini dinleme amaçlı birçok toplantı gerçekleştiriyoruz. Zeytinburnu Belediyesi’nin AKP’li yöneticileri, arkadaşlarımızın kuruma ‘mesai saatleri içinde gelmesini’ istemiyor. Bunun yasak olduğunu beyan ediyor. Normal çalışma zamanı dışında, insanlar mesaide değilken işyerinde örgütlenme yapılamayacağını bilmiyorlar mı?” Peki bütün bunlardan sonra belediye nasıl tutum aldı. Bu sorunun yanıtını yine hukukçu Ayhan’dan öğreniyoruz; “Bu olay yaşandıktan sonra belediyeden gelen haberler iyi değildi. Üyemiz olan zabıtalara mobbing yapıldığı bilgisi geldi. Aradık arkadaşlarımız doğruladılar. Üye olanlara Yerel-Sen’den istifa etmeleri yönünde baskı yapmışlar. Çıkmamaları durumunda memuriyet hayatları ile tehdit edilmişler”.

Hak ihlaline karşı

Burada önemli bir nokta var: Bu olayı öğrenince arama motorlarından medyayı ayrıntısıyla taradım. Haber değeri olduğu halde bir internet sitesi hariç hiçbir gazetede tek satır dahi yer almamıştı. Bu vaka eğer muhalif bir belediyede olsaydı ana akım medyanın önemli gazetelerinde manşet olurdu. Yandaş belediye konu olunca tek satır dahi bulmak mümkün olmadı. Oysa burada bir suç vardı. Sendikal faaliyetler engellenemezdi ama bunu yapmışlardı. Bu çerçevede Zeytinburnu Belediyesi’nce yapılan hak ihlaline karşı başlatılan dava devam ediyor, süreç işliyor. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu bilgisini aktaran Hukukçu, şu noktanın altını çiziyor; “Sendikal özgürlük kapsamında ciddi baskı gören ve tehdit edilen üyelerimize bu baskıları gösteren yöneticiler hakkında yaptığımız suç duyuruları için valilikten ‘soruşturma izni’ çıkması gerekiyor. Şimdi bu sürecin içindeyiz “.

Kadınlar için önemli adımlar

Sendika olarak örgütlü oldukları belediyelerde kadınları ilgilendiren önemli adımlar da atılmış Yerel-Sen tarafından. Bazı değişiklikler dikkat çekiyor. İmzaladıkları “Sosyal Denge Sözleşmesi” uyarınca, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın çalışanların idari izinli sayılması karara bağlanmış. Kadına yönelik şartların iyileştirilmesi doğrultusunda regl döneminde, ayda 1 gün izin yapmalarının sağlandığını ve bunun sözleşmede yer aldığı bilgisini de paylaşıyor sendika avukatı Devrim Sıla Ayhan. Ayda 1 gün “regl izni” veriliyor bu düzenleme gereği. Her yerde yaşama geçirmek mümkün olmamış ama bazı belediyelerde bu hak elde edilmiş. Örneğin Muğla Belediyesi gibi bu sözleşmenin altına imza atan kurumlar var. Düzenleme uyarınca belediyenin kadın çalışanları ayda bir gün işe gitmiyor.

Av. Devrim Sıla Ayhan

Kadının beyanı esastır

Devrim, yeni dönemde kadınların haklarının genişletilip koşullarının iyileştirebileceğini umuyor. 1 Ağustos 2025 tarihinde başlayacak 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde işyerlerinde kadın çalışanlara yönelik cinsel taciz, şiddet ve mobbing uygulamalarına karşı ağır cezaların getirilmesine yönünde sendikanın aldığı bir karardan söz ediyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde dile getirilmek üzere şunu hayata geçirecekler; “İşyerinde kadın çalışanlara yönelik cinsel taciz, şiddet ve mobbing olaylarında kadın çalışanın beyanı esas kabul edilecek. Bu tacizi veya şiddeti sadece işyerinde değil evinde ya da dışarda başka birine uygulamışsa da aynı tutum alınacak. İşveren işyerinde gerekli her türlü tedbiri almakla yükümlü. Kadına ve çocuğa şiddet ya da istismar uyguladığı tespit edilen belediye memuru, idari soruşturma ile birlikte adli makamlara sevk edilecek”.

“Bir sindirme politikası”

Son dönemde CHP’li belediyelere yönelik artan gözaltı ve tutuklama süreçlerine geliyor konu. Avukat Devrim Sıla Ayhan diyor ki; “Bir kadın hukukçu olarak bu süreci sadece hukuksal bir skandal olarak değil, aynı zamanda siyasal bir sindirme politikası ve cinsiyetlendirilmiş bir güç gösterisi olarak da görüyorum. Çünkü bu baskılar, yalnızca muhalefeti susturmaya değil, aynı zamanda kamu hizmetinde şeffaflık, sosyal adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi ilkeleri savunanları da karşısına almış. Aynı zamanda kadın odaklı sosyal projeleri önceleyen, sosyal konut, ulaşım ve dayanışma programlarını başarıyla yürüten kadroları tasfiye etmeye yönelik. Bakıyoruz sosyal adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi ilkeleri savunanlar hedefte”.

“Aksi takdirde hukuk, iktidarın sopasına dönüşür”

CHP’li belediyelere yönelik yargı süreçlerinde dava dosyalarının bir kısmını bir kadın hukukçu olarak incelemiş. Şu yorumu dikkat çekiyor; “Teknik hukuk normları açısından değerlendirildiğinde de ciddi bir meşruiyet sorunu taşıyor bu davalar. Seçilmiş kadın temsiliyetin öncü isimlerinin sadece sosyal medya paylaşımlarından dolayı yargılanmalar da var. Bir twit atıldığı için yargılanmak inanılmaz! İfade özgürlüğü, sadece iktidar yanlılarının değil, muhalefetin ve halkın da hakkı. Aksi takdirde hukuk, iktidarın sopasına dönüşür”.

Neden sendika avukatlığı

Avukatlık mesleğini yürütürken, özellikle kamu emekçilerinin sendikal mücadelesini neden seçti? Tercih etmesinin temelinde ne var? Neden sendika avukatlığı? Sorumuzu yanıtlamadan önce geriye dönüyor ve şu anektodu paylaşıyor; “Küçük yaşlarımdan itibaren öğretmen olan anne ve babamla sendika eylemlerine, basın açıklamalarına katılırdım. Beni de götürürlerdi. Dolayısıyla yaşça çok erken dönemlerimde dahi emek mücadelesi içindeki ailemle hep yan yana olmam emek alanına yönelmemi sağladı. Onların sendikal faaliyetlerde varlık göstermeleri kişiliğimde ve alanımı belirlemede etkili oldu. Bir hukukçu olarak bu yolda daha faydalı olabileceğim kanaatini oluşturdu. Ama asıl olarak ilk gönlümdeki meslek Uzay Bilimleri’ydi. Sonra bir şekilde bu tutkum yön değiştirdi. Şimdi o eylem ve basın açıklamalarında bir hukukçu olarak yer almak sanırım beni en çok heyecanlandıran durumlardan biri”.

Hikayesini anlatmaya devam eden Avukat Devrim’i dinlemeyi sürdürüyoruz; “Ailemle birlikte yaşamımızı Adapazarı’nda sürdürüyorduk. Fakat o büyük deprem yaşanıyor. 1999 Depremi. Ben küçüktüm anımsamıyorum. Gölcük, İzmit, Adapazarı çok etkilenmiş. Bütün Adapazarı’ndaki hasar gören evlerle birlikte bizim evimiz de yıkılmış. Sonra tayinleri Ankara’ya çıkmış anne ve babamın, oraya yerleşmişler. Ankara’dan sadece üniversite eğitimim için ayrıldım. Fakülteden mezun olduğumda ceza hukuku alanında uzmanlaşarak çalışmak düşüncesindeydim. Stajımı da bu alanda yaptım. Sonra farklı bürolarda ‘işçi avukat’ olarak çalıştım. Şimdi de Tüm Yerel-Sen’in avukatı olarak mesleğimi sürdürüyorum”.
Devrim Sıla Ayhan sadece hak temelli hukuk anlayışından değil eşitlikçi bir kamu yönetimi idealinden de söz ediyor. Kendi yolunu çizmiş. Bu en zor zamanlarda gerçeği savunabilmek kolay olmasa gerek. Hukuk ve adaletin en çok tartışıldığı bu dönemde hukuka olan inancı güçlü genç bir kadın avukat tanıdık. Bastıramadığı mesleki heyecanını da karşı tarafa geçiren. İyi ki karşılaştık…

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar