Skip to main contentSkip to footer

TKIS Blinds işçisi kadınlara dayanışma ziyaretine gittik: Aynı işi yapan kadınlar erkeklerden daha düşük ücret alıyor

TKIS Blinds işçileri iki ayı aşkın bir süredir Tuzla’da direniyorlar.  Perde üretimi yapılan ve çalışanların büyük bölümünü kadınların oluşturduğu fabrikada işçiler düşük ücretlere ve kötü çalışma koşullarına karşı TEKSİF sendikasına üye oldular ve işten atıldılar. Kadınİşçi’nin düzenlediği DEM İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin de katıldığı dayanışma ziyaretinde kadın işçilerin özgün sorunlarını da konuşma fırsatımız oldu.

Çarşamba öğlen saatinde Kadıköy’den kalkan bir araçla Tuzla’ya gitmek üzere buluştuk. Kadın gazetecilerin ve Dem Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin de içinde olduğu grubumuzla öğlen 2.00’de TKIS Blinds direniş alanına ulaştık.

Serbest Bölge’ye ulaştıktan sonra “Düşük ücretlere, mobbinge, ağır iş yüküne karşı sendikalaşan TKIS Blinds işçisi kadınların yanındayız- Feministler” yazılı pankartımızı açarak “Yaşasın kadın dayanışması” sloganlarımızla direniş çadırına ulaştık. TKIS Blinds işçisi kadınlarla kucaklaştıktan sonra çadırın önünde kısa bir basın açıklaması yaptık. Açıklamayı Kadın İşçi’den Betül okudu.

“Türkiye’nin dört bir yanında direnen kadın işçilerin sorunları da talepleri de ortak. İzmir’de devam eden Temel conta direnişinden yakın zamanda kazanımla sonuçlanan Polonez direnişine kadın işçiler hakları için, haysiyetleri için direnmeye devam ediyor. Feministler olarak biliyoruz ki, güçlerimizi birleştirdiğimizde önümüzde hiçbir şey duramaz. Novamed’de, Flormar’da, DESA’da gördüğümüz buydu. TKIS Blinds işçisinin sonuna kadar yanındayız. İşçilerin bir an önce sendikalı olarak işe dönmesini istiyoruz.” Betül, açıklamayı “Yaşasın kadın dayanışması” sloganı atarak sonlandırdı.

Kadınlar 10 saat ayakta çalışıyor

Açıklamanın ardından direnişteki kadın işçilerle sohbet etmek üzere direniş çadırına geçerek kadınların fabrikadaki çalışma şartlarını öğrendik. Direnişteki işçilerden Sevim şöyle anlattı:

“TKIS Blinds’de çalışanların çoğunluğu kadın. Bu perde dikilen bir fabrika, Amerika, İsviçre, Hollanda gibi ülkelere üretim yapıyor. Fabrika dört katlı, her katta farklı bölümler var, depo ve üretim bölümleri. Jaluzi diye bir ahşap bölümü var. Özellikle jaluzi bölümünde çalışanların çalışma koşullarına ilişkin şikayetleri daha yoğun. Bu bölümde sürekli ayakta çalışılıyor. İşçiler 10 saat boyunca ayaktalar ve ayrıca çok zor bir ustayla baş etmek zorundalar. Mola saatlerinde bile oturma alanları yok. En üst kat katlama, dikim bölümü. İşten çıkarılmış olan kadın işçilerin çoğu bu bölümden.”

İşten çıkarmalar öncesinde fabrikada toplam 205 kişi çalışıyormuş. Bunun yüzde 80 kadarı kadın işçi. Fabrikada sadece kadınların çalıştığı bir bölüm yok, bütün bölümlerde karma olarak çalışıyorlar. Birçok yerde aynı makinede hem kadın hem erkek işçi çalışıyor ve aynı işi yapıyor.

Eşdeğerde işe eşit ücret yok

Bu noktada “Peki aynı ücreti mi alıyorlar?” diye soruyoruz ve “Hayır” yanıtını alıyoruz. Sonuçta yapılan iş aynı ama “deneyim farkı” gibi saiklerle erkek çalışanların aynı işi yaparken daha yüksek ücret aldığı durumlar olduğunu anlattı kadınlar. Örneğin kesimhane bölümünde aynı masada aynı işi yapan bir kadın ve bir erkek işçinin maaşları arasında 5 bin lira fark varmış. Kadın işçi 22 bin lira aylık maaş alırken erkek işçi 27 bin lira alıyor. Erkek işçinin ustalık tecrübesinin daha fazla olması buna gerekçe gösteriliyor gibi ama Sevim işin aslında öyle olmadığını anlatıyor:

“Ben ne demek istediğinizi iyi anlıyorum, çünkü yapılan iş aynı, sadece onun erkek olması daha fazla ücret almasının sebebi olmamalı. Ücret farkı için tabii ki deneyim meselesinden bahsediyorlar. Kullanılabilir kas güçlerinden yararlanmaya çalışıyorlar. Ama artık öyle bir şey yok. Kadın arkadaşımız da perde toplarını kaldırıyordu, erkek arkadaşımız da kaldırıyordu. Bir başka kadın arkadaşımız var o da aynı işi yapıyordu.”

Kadın işçiler fabrikadaki her işi yapmalarına rağmen, yeni giren bir erkek işçiyle aralarında çok az ücret farkı olabiliyor:

“Erkekler buraya iş başvurusuna geldikleri zaman kendilerini ‘pazarlama’ şekli çok farklı olabiliyor. Şimdi bir bayan belki ne yaparsa onu söylüyor, ama çok çok daha fazlasını yapıyor. Ben kendi adıma söyleyeyim, o bölümde yapmadığım hiçbir iş yok. Kesiminden, makinesinden, montajından kalite kontrolüne her şeyini ben yapıyorum. Ama benden sonra gelen bir abinin benimle arasında 500 lira fark olduğunu öğrendim.”

Koştura koştura gidilen yemekhane

Fabrika bünyesinde bir yemekhane yok. 5 yıldır üretim yapan TKIS Blinds, ikinci fabrikayı açtığı zaman işçilerin fabrika içerisinde yemek yiyebileceği bir alan olacağını söyleyerek oyalamış işçileri. Yemek molası yarım saat. Kadın işçiler, fabrika dışında bulunan DESBAŞ isimli, bölgede oldukça bilinen bir restoranda yemek yemek için koştura koştura gidip geliyorlar. Bunun 15 dakikasında zaten sırada beklediklerini anlatıyorlar. Sıra bekledikten sonra 10 dakikada yemeklerini yiyip tekrar fabrikaya dönmek zorundalar. “Kar, yağmur, çamur demedik, hep sıradaydık yemek saatinde. Hala da sırada arkadaşlar” diye anlatıyorlar. Direnişteki işçilerden Gülay* araya girerek “83 gündür süren direniş sırasında, direniş çadırında kilo aldığını söylüyor gülerek. “Çünkü ben çalışırken yemek yiyemiyordum” diyor.

Çalışma ortamları sıcakken öğle yemeğine gitmek için soğuğa çıkmak da bir başka problem. Kadın işçilerden Birgül*, bu yüzden üç kere zatürre geçirmiş çalışırken.

Bu konudaki şikayetlerini dilekçe yazmışlar ve farklı yollarla sürekli gündeme getirmişler ama aldıkları yanıt hep patronun yakında ikinci fabrikayı açacağı, orada bu sorunun çözüleceği yönünde olmuş. Ama sonuçta 4-5 yıldır bu sorun çözülememiş.

Sürekli ellere batan toplu iğneler

Burada yaptıkları işten kaynaklı herhangi bir meslek hastalığına sahip olup olmadıklarını soruyoruz. Kalite kontrolde çalışan Birgül’ün sürekli kollarını havaya kaldırarak perde astığı için omuzunda kas yırtığı oluşmuş. Birçok kadın işçide de ağır iş yükünden kaynaklı boyun fıtığı varmış.

Fabrikada birçok kez iş kazası da yaşanmış. Bir kadın işçi üzerine çay dökülmesi sonucu, bir diğer kadın da ütünün hortumunun çıkması sonucu yanmış. Ve bu yanık vakalarında hastaneye götürülmemiş işçiler. Yine kesimhanede ellerini kesmeleri sonucu yaşanan iş kazaları yaşanırken, en sık yaşadıkları sorun ise toplu iğnelerin ellerine batması oluyormuş. Bu sebeple elleri enfeksiyon kapanlar oluyormuş; sürekli yanlarında yara bantları ile çalıştıklarını anlatıyorlar. Yara bantlarını da işçiler kendi parasıyla satın alıyormuş.

İşyerinde kayırmacılık

Devamsızlık yapmamaya bağlı prim bu fabrikada da uygulanıyormuş. Birgül şöyle anlatıyor: “Ayın son günü primim kesilmesin diye hasta hasta geldim ben. Çünkü ihtiyacımız var.” Bu nedenle 40 derece ateşi varken işyerine gelmiş ama revirin kapısı açılmamış, anahtarın olduğu çalışanın toplantıda olduğu söylenmiş kendisine. Kadın işçiler bu konuda ayrımcılık olduğunu söylüyorlar. Amirler kendilerine yakın duran işçilerin, revirden faydalanmalarına izin verirken, diğerlerine karşı duyarsız kalıyormuş. Başka konularda da karşılarına çıkan bir kayırmacılığın, ayrımcılığın varlığından yakınıyorlar.

“Kendi adamlarını revirde yatırıyordu, bize geldi mi revirin anahtarı bilmem kimde, o da toplantıda ya da yok diyorlardı.”

Fazla mesai için formel olarak onayları alınıyor gibi görünse de mesaiye kalamayacağını söyleyenler üzerinde baskı kurulduğu, ya da mesaiye gelmeyenlere mobbing olarak döndüğünü anlatıyorlar.

Aysel şöyle anlatıyor: “Rapor alıp işe geri döndüğümüzde onun intikamını bizden bir şekilde alıyorlardı. Seni 5 dakika boş görsün, seni istemediğin bir işe sürüyor hemen. Sana takıyor resmen ya.”

Dayanışma halayı

Bizim ziyaretimiz sürerken öğlen arasında Tuzla Deri Organize Sanayi’de Teksif sendikasının örgütlü olduğu diğer fabrikalardan işçiler, sendika yöneticileri ile birlikte desteğe geliyor ve öğlen arasında direniş çadırı önünde birlikte halaylar çekiliyor.

Biz de kadınlar olarak dayanışma halayına katılarak çadır önünü hareketlendiriyoruz.

Direnişteki kadın işçiler direniş çadırında heyetimizin içerisindeki İstanbul milletvekili Özgül Saki ile özel olarak sohbet ediyor ve taleplerini dile getiriyorlar. Özgül, ziyaretimizden bir gün sonra gerçekleşecek olan bir komisyon toplantısında Çalışma Bakanı ile yüz yüze geleceğini ve kadınların taleplerini ileteceğini belirtti.

“Kadın işçilerin sesini duyuracağız”

DEM Parti Milletvekili Özgül Saki’ye dönüş yolunda mikrofonu uzattık:

“Tuzla’da direnişte olan TKIS Blinds işçisi kadınlar düşük ücretlere, mobbinge, kötü çalışma koşullarına karşı direnişlerinin 83. Gününde. Sendikalı oldukları için işten atılan kadınlar başta İsrail olmak üzere yabancı sermayeye üretim yaptıkları iş yerinde ağır koşullarda asgari ücret düzeyinde ücretlerle çalıştırıldıklarını, hastalık için dahi izin almakta zorlandıklarını, ustabaşıların mobbingine maruz kaldıklarını anlattılar. Çoğunlukla kadın işçilerin çalıştığı fabrikada eşit işe eşit ücret verilmediğini, genellikle aynı pozisyondaki erkeklerin daha yüksek ücret aldığını da kadın işçilerle sohbetimizde öğrendik. Kadın işçiler için ayrıca işçi sağlığı ve iş güvenliği kriterleri oluşturulmadığını, yaralanmaların sık gerçekleştiğini konuştuk. Kadınların talepleri en başta sendikal haklarını kazanmak. Fabrikada örgütlenen TEKSİF Sendikası üyesi kadınlar koşulları sağlayarak yetki alan sendikalarının muhatap alınmasını, yetki itirazının geri çekilmesini, işveren ve sendika görüşmesinin sağlanmasını talep ediyor. Pek çok yerde kadın işçi direnişlerinin yükseldiğini, bu direnişlerin dayanışmayla kazanıma dönüştüğünü biliyoruz. Kadın işçilerin sesini duyuyoruz, bu sesi duyurmaya, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Yetki itirazı geri çekilsin, sendikayla görüşme başlasın

TKIS Blinds fabrikasındaki kötü koşullara ve artan pahalılıkta geçimlerini sağlayabilecek bir ücret artışı alabilmek için sendikalaşan işçilerden 10’u Kod 25’in farklı maddeleriyle, haksız suçlamalarla işten çıkarıldı ve işçiler yaklaşık üç aydır fabrika önünde direnişte.

Kadın işçilerden, sendikalaşma mücadelesi veren ve direnişte olan farklı işyerlerini de yakından takip ettiklerini öğreniyoruz. Ayrıca, basında sadece sayılı mecranın kendi seslerini yansıtıyor olmasından dolayı sitem ediyor kadınlar.

Kadın işçilerin talepleri en başta sendikalı olarak işe geri dönmek. Bir an önce, TKIS patronunun sendikaya yetki itiraz davasını geri çekmesini, sendikayla görüşmelerin başlamasını ve kadın işçilerin işlerine dönmesine istiyoruz. Kadın İşçi olarak TKIS Blinds işçisi kadınların yanındayız, takipteyiz. Feministler olarak TKIS işçisi kadınların seslerini hep birlikte yükseltelim.

* İstekleri üzerine direnişteki kadınların ismini değiştirdik.

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar