seks köleliği küresel bir olgu, kurbanları en çaresiz olanlar, yöntemleri çok vahşi ve kâr edenler çeşitli kurumlarca korunuyor. devletlerarası ilişkilere ve feminist politikaya bu açıdan bakmakta yarar var

moldovyalı, dört yaşında bir oğlan annesi, 24 yaşındaki anastasia melega’nın, alayköy olarak da bilinen yerolakkos’ta, geçen kış princess adlı gece kulübünün tuvaletinde ölü bulunması, kıbrıs’la ilgili birçok ağır gerçeği, görmek istemeyen gözlere bile gösterdi. ölümü kayıtlara intihar olarak geçen melega, bir otelde yüksek ücretle yöneticilik yapacağı vaadiyle adaya getirilmiş, ancak seks köleliğine zorlanmıştı. kıbrıs’ta yayın yapan kanalt’ye konuşan ve güvenlik gerekçesiyle adını vermeyen bir yakın arkadaşı, onun cenazesini gördüğünü söylemiş ve şunları demişti: “anastasia’nın vücudunda morluklar vardı, dili kesikti ve dudağı yırtılmıştı.”* kıbrıs’ta faaliyet gösteren sekiz stk yaptıkları ortak açıklamada melega’nın şüpheli ölümünün araştırılmasını talep etti.
geçtiğimiz günlerde gerçekleşen seçimlerle bir kere daha türkiye gündemine giren kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti, bilindiği gibi türkiye’den başka hiçbir devletin tanımadığı bir oluşum. buranın türkiye’nin arka bahçesi, mafya cenneti ve örgütlü suç merkezi olduğu sık sık belgelerle ortaya konuluyor. seks köleliğine zorlamak da bu suçlardan biri. yüksek öğrenim yapmak ya da çalışmak için çeşitli simsarlar -bunlara ajans deniyor- aracılığıyla kıbrıs’a gelen, borçlandırılan, pasaportuna el konulan ve zorla seks işçiliği yaptırılan kadınların hikâyeleri basında yer buluyor. dw’nin haberine göre, kuzey kıbrıs’ta kayıtlı 107 bin öğrenciden 20 bini kayıp! özellikle afrika’dan gelen öğrencilerin, ajansa borçlu oldukları iddiasıyla pasaportlarına el konuluyor ve apartman dairelerine kapatılıyorlar. mülteci hakları derneği’nin iddiasına göre, bir kısmı taşıyıcı anneliğe ve yumurta bağışına da zorlanıyor. küçücük adada 23 yüksek öğrenim kurumu olduğunu da söyleyeyim. aynı anda gece kulübü ve yüksek öğrenim kurumu sahibi olan insanlardan bahsediliyor; düşündürücü bir yatırım çeşitliliği.
küresel bir olgu
dünya üzerinde seks köleliğinin çok farklı biçimleri var. çocuk yaşta zorla evlendirme, zorla pornografik malzeme üretiminde istihdam edilme, seks işine zorlanma gibi. kıbrıs’ta karşımıza çıkan zorla taşıyıcı annelik gibi hizmetler de bunlarla yakından ilintili. bazı araştırmalar, özellikle müslüman ağırlıklı toplumlarda, cariye ve odalık benzeri uygulamaların da sürdüğünü ortaya koyuyor.
uluslararası çalışma örgütü (ILO), 2012 yılında dünya üzerinde 20,9 milyon kişinin zorla çalıştırıldığını ve bunların, 4.5 milyona tekabül eden yüzde 22’sinin zorla cinsel sömürüye maruz kaldığını ve en önemlisi, bunların 300 bininin gelişmiş ekonomilerde ve AB’de olduğunu bildirdi. ILO, 2016 yılındaki bir başka açıklamasında, zorla çalıştırılan tahmini 25 milyon kişiden 5 milyonunun cinsel sömürüye maruz kaldığını bildirdi. yani nüfusla birlikte artan, oranlarda değişiklik görülmeyen bir olgu. ancak bunların gizli kapaklı yürütülen işler olması, doğru ve güvenilir istatistikler elde etmeyi zorlaştırıyor.
çocuklar da çalıştırılıyor
işin bir de çocuklarla ilgili kısmı var. hindistan’da 2009 yılında, 1.2 milyon çocuğa fuhuş yaptırıldığını, ülkede bu işi yapanların yüzde 40’ının çocuk olduğu tespit edilmiş. aynı oranın tayland için de geçerli olduğu bildiriliyor. dünyanın bazı bölgelerinde, çocuk fuhuşu görmezden geliniyor. ismini açıklamayan honduraslı bir yargıç, bunu şöyle diyor: “mağdur 12 yaşından büyükse, şikayette bulunmayı reddediyorsa ve ebeveynleri çocuklarının ticaretinden açıkça kazanç sağlıyorsa, biz genellikle görmezden gelme eğilimindeyiz.” araştırmalar, dünyanın her yerinde karşımıza çıksa da çocuk fuhuşu, güney amerika ve asya’da daha yaygın olduğunu gösteriyor. bu gerçeklik karşısında duygusal tepkiler vermek yaygın ama acaba elimizden başkası gelmez mi?
feminist mücadelenin güçlü olduğu, çalışma ve yaşama koşullarının da görece iyi olduğu ülkelerde daha az görülen cinsiyete dayalı sömürü biçimleri, bunların bulunmadığı ülkelere taşınıyor ve erkekler -özellikle de parası olanlar- pahalı da olsa yolculuklarla, hatta meşru, ticari, turistik turlarla o ülkelere gidip o “hizmet”lerden yararlanabiliyor. tıpkı fabrikalarını, emeğin daha ucuz olduğu ülkelere taşıyan sermaye gibi, erkekler de bu suçların daha kolay işlenebildiği ülkelerin yolunu tutuyor. yanıbaşımızdaki kıbrıs’tan tayland’a uzanan bu şiddet bana feminizm açısından enternasyonal mücadelenin vazgeçilmez olduğunu düşündürüyor. bunun izlerini bu topraklarda da sürmek mümkün ve gerekli, değil mi?
*türkiye kamuoyunda da tanınan kıbrıslı milletvekili doğuş derya, musa özuğurlu’ya verdiği röportajda, bu vakayı da ele alıyor ve seks kölesiyle seks işçisinin farkını net biçimde açıklıyor. https://www.youtube.com/watch?v=jcozagqvak4
Fotoğraf: https://www.gazetda.com/guncel/meleganin-drami10-gundur-morgda-bekliyor-h88426.html










