Mahide Kaplan yirmi yıllık sürücü kursu eğitmeni. Üzerinde “eğitim aracı – sürücü adayı” yazan araçla direksiyon dersi veren Kaplan, diğer sürücülerin “acemi sürücüye” karşı tahammülsüz olduğuna dikkat çekerek “Özellikle kadın sürücülere karşı çok zalimler” diyor.

İstanbul sadece tarihi, kültürü ve güzellikleriyle değil, trafiğiyle de ünlü uzun zamandır. Sürekli göç alan şehrin kalabalık nüfusuyla, toplu taşıma ağı, her geçen gün genişlese de kimi zaman yetersiz kalıyor. Öte yandan trafikteki özel araçların çokluğu da gün gibi ortada! Tüm bu kalabalığın insanları trafikten soğutması gerekirken, aksine her geçen gün daha çok kişinin trafiğe çıktığına şahit oluyoruz. Onlardan biri de benim… Ehliyetimi yirmilerimin başında alırken yaşadığım heyecan, İstanbul trafiğini görünce kaçmıştı. Zaten ailemizde de kimsenin otomobili yoktu. Hepsi birleşince toplu taşıma kullanmak kaçınılmazdı. Ta ki bu yıla kadar. Pek çok arkadaşımın aksine toplu taşıma araçlarıyla “İstanbul kazan ben kepçe” gezebilirken şimdilerde insanların neden ısrarla İstanbul trafiğinde otomobil kullanmak istediklerini gayet net anlıyorum. Bunun sebebi, hareket özgürlüğü! Bu düşünceyle direksiyon dersi almaya başladım, en azından birkaç günlüğüne araç kiralayıp daha özgür hareket edebilmek için. Böylelikle hayat karşıma yirmi yıldır direksiyon dersi vererek yaşamını sürdüren Mahide Hocayı çıkardı.
Direksiyon eğitmeni Mahide Kaplan, kısa boylu, kibar, güleç yüzlü, tatlı bir kadın. Kadife gibi ses tonuyla son derece sakin konuşarak verdiği direksiyon dersinde sık sık, “Hız iyi bir şey değil” diye uyarı yapıyor ve samimiyet arttıkça, sözlerine “Kelle koltukta çalışıyoruz” diye devam ediyor. Bense onun direksiyon eğitmeni olmasa bir dublaj sanatçısı olabileceğini düşünüyorum… Kendisinden İstanbul’da trafiğin az olduğu saatlerden, en yoğun olduğu saatlerine kadar çeşitli zamanlarda sürüş eğitimi aldım. Aslında onu röportaja ikna etmek istememin en büyük sebebi “Kelle koltukta çalışıyoruz” sözleri oldu. Direksiyon dersinin ne kadar ciddi bir iş olduğunu biliyordum elbet ama bir süper kahraman gibi bunun “kelle koltukta bir iş” kategorisinde olduğunu hiç düşünmemiştim. Evet bu hafta Senin Hikayen Benim Hikayemde, direksiyon eğitmeni Mahide Kaplan’ın öyküsü var…
Yirmi yıldır ders veriyor
Aslen Çorumlu olan Mahide Kaplan, uzun yıllardır direksiyon eğitmenliği yapıyor ama bu onun ilk işi değil. Onu direksiyon dersi vermeye eşi yönlendirmiş; bunu şöyle anlatıyor; “Daha önce, iki yıl kadar özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştım. Oğlum doğunca bırakmak zorunda kaldım ama araç kullanmayı çok seviyordum. Sonrasında bu işi yapmama eşim vesile oldu. Yirmi yıldır direksiyon eğitmenliği yapıyorum. İşi sevdiğim için de o gün bugündür bırakmadım, çalışıyorum.”
“O yıllarda kadın sürücü de eğitmen de azdı..”
Meslekler konusunda erkek-egemen yakıştırmalar her yerde karşımıza çıkıyor malum. İşte bundan yirmi sene önce de sürücülük eğitimleri “erkek işi” gibi görülüyordu, Mahide Hanım buna da dikkat çekiyor;
“Bu işe başladığım yıllarda, trafikte kadın sürücülerin sayısı çok azdı. Yine aynı dönemlerde bu işi erkek hocalar daha çok yapıyordu. Bunu fark ettiğim zaman kendi kendime dedim ki, ‘Neden kadın direksiyon eğitmeni hocalar da olmasın?’ Eşimin de desteğiyle kollarımı sıvayıp insanların hayallerini gerçekleştirmek için eğitmen oldum. Yirmi senedir de aynı sürücü kursunda hoca olarak çalışıyorum.”
Ehliyet sınavına hazırlıyor
O yıllardan bugüne direksiyon eğitmenliği kadınlar arasında popüler bir gelir kapısı da oldu. Nitekim son birkaç yıldır internet siteleri de “kadın direksiyon eğitmeni” ilanlarıyla dolu… Bana kalırsa bu; ister eğitimli ister eğitimsiz olsun, kadınların istikrarlı gayretiyle, farklı konularda “erkek zihniyetin” kalelerinin birer birer yıkıldığının da kanıtı. Mahide Hanım da kadınların bu bu konudaki başarısının mimarlarından biri olmalı… İşini yaparken insanların hayallerini gerçekleştirdiğini düşünerek mutlu olan Mahide Kaplan, her bireyin araç kullanabilmeyi istediğini yılların tecrübesiyle aktarıyor. Ancak o sadece ders vermiyor; “Sadece direksiyon dersi vermiyorum; ehliyet sınavlarında görev alıyorum, ehliyetli ama direksiyon tecrübesi zayıf, pratik sürüş yapmak isteyen sürücülere özel dersler veriyorum. Bunun yanı sıra yine ehliyetsiz kursiyerleri de aynı titizlikle sınava hazırlıyorum.”
Eğitim aracında sürücü adayı yazılı ama…
Yoğun trafikte ya da sokak aralarında, üzerinde büyük puntolarla bir sürücü kursuna ait eğitim merkezinin ismi ve “SÜRÜCÜ ADAYI” yazılı otomobillerle sıkça karşılaşıyoruz. Onları gördüğümüzde direksiyonda bir çömezin ve yedek fren pedalı bulunan yan koltukta ise bir eğitmeni olduğunu biliyoruz. Bütün bu uyarılara rağmen kendi acemiliklerini unutanlar, kursiyer araçlarını gereken özeni göstermiyorlar. Yirmi yıllık sürücü eğitmeni Mahide Kapan, bu tür sorunlarla sıkça karşılaşıyor…
“Hiç araç kullanmasını bilmeyen insanları trafiğe çıkarıyoruz. İş gereği özen çok önemli, hem kursiyeri hem de trafiği takip etmek büyük dikkat istiyor. Çalışırken kesinlikle telefona bakmıyoruz. Ancak trafikteki diğer vatandaşların yeni direksiyon öğrenen kişilere hiç saygısı olmadığını görüyoruz. Üzerinde eğitim aracı olduğu yazdığı halde daha çok korna çalıyor ve rahatsız ediyorlar. Kadın sürücülere karşı da çok zalimler. Herkes için aynı şeyi söyleyemem ama gerçekten var böyle insanlar.”

“Sınıfta ders anlatmaya benzemez!”
Dışarıdan çok tehlikeli bir iş gibi görünmese de direksiyon eğitimleri aslında kendi içinde çeşitli riskler barındırıyor. Usta eğitmen Kaplan sözlerine şöyle devam ediyor, “İşimiz hem çok kolay hem çok zor. Çünkü artık akan trafikte ehliyet veriyoruz. Direksiyon dersi sınıfta ders anlatmaya benzemiyor. Dört teker üstünde hem ders anlatıp hem yola hakim olmaya ve biraz da adayları sakinleştirmeye, psikolojik destek olmaya çalışıyoruz. Yine de cesaret isteyen bir iş, aslında birazcık da kelle koltukta çalışıyoruz, diyebilirim.”
Haftanın yedi günü çalışıyor
Haftanın yedi günü çalışıyor Mahide Kaplan, şu röportajı bile neredeyse bir haftada ancak yapabildik. Gün içinde direksiyon başında ya da eğitimde olduğu için telefonlara cevap vermesi pek mümkün olmuyor, akşamları ise zaten yorgun ve onu bekleyen ev işleri var…
“Tam gün çalışmak zor. İşten eve döndüğümde de yine her işimi kendim yapıyorum ama ayakta durmak zorundayım. Haftanın her günü çalışıyorum diyebilirim. Bu yüzden rutin dışına çıkamıyorum, kendim için çok bir şey yapmaya vaktim kalmıyor, çok yoğun çalışıyorum. Tatil günümde de yine ehliyetsiz ya da ehliyetli kursiyerlere özel ders veriyorum ve hayatımı böyle idame ediyorum.”
“Hayat ayakta durmayı öğretti”
Otuz yıllık evli ve iki çocuk annesi olan Kaplan, beş sene önce eşini Covid yüzünden kaybetmiş, acısı hâlâ çok taze…
“Eşim yirmi beş yıllık lise matematik öğretmeniydi. Pandemi dönemi ailecek korona olduk. Ağır geçirince, ben de eşim de hastaneye yatırıldık, tam yirmi beş gün kaldık. O çıkamadı, ben çıktım… Ve hayat ayakta durmayı öğretti bize… Bugün düşünüyorum da eşim bu yılları önceden görmüş olacak ki, benim bu işe girmeme vesile oldu. Bu sayede bugün kendi ayaklarım üzerinde durabiliyorum.”
“Her şey çocuklarım için…”
Bir yıl önce emekli olan Mahide Kaplan, kızı üniversite eğitimini tamamlayana kadar, aktif olarak çalışma hayatına devam etmeyi planlıyor. Yıllar yılı trafikte ders vermenin yorgunluğu bir yana, eşini kaybetmiş olmanın derin üzüntüsüyle çalışmanın kendisine iyi geldiğini şöyle anlatıyor; “Bu kadar aktif çalışmaktan dolayı çok yoruldum ama öte yandan çalışmanın getirdiği koşturmaca benim için iyi de oldu. Hayata tutundum. Sonuçta bilmediğim bir işi yapmıyorum. Tüm risklerine rağmen sevdiğim işi yapıyorum. Böyle düşününce bu da bir çeşit oyalanma sayılabilir ve bana da iyi geliyor. Hem kızım üniversiteyi bitirmedi henüz, o eğitimini tamamlayana kadar aktif olarak çalışmaya devam edeceğim. Bu zamana kadar yaptığım gibi, her şey çocuklarım için…”
Türkiye’de 32 milyon kayıtlı taşıt var!
Son olarak, Türkiye’de Trafiğe Kayıtlı 32 milyon 182 Bin 121 taşıt bulunuyor. 2025 Mayıs ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 51,8’ini otomobil, yüzde 20,4’ü motosiklet, yüzde 14,9’u kamyonet, yüzde 7,1’i traktör, yüzde 3,2’si kamyon, yüzde 1,6’sı minibüs, yüzde 0,7’si otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlardan oluşuyor. Bunlara ek olarak yine çeşitli kaynaklara göre Türkiye’de 3 bin 240 sürücü kursu bulunuyor.










