Ev işler ve bakım emeği görünmez olunca emeklilik kadınlar için hayalden öteye geçmiyor… 44 yaşından sonra çalışmaya başlayıp mobilya ustası olan Elif 61 yaşında emekli olabilecek. Bir düzenleme yapılsa da erken emeklilik hakkımız olsa diye umutlanıyor.
İş bulmak yaşı ilerlemiş kadınlar için zor: “Kendimi daha fazla ispat etmek zorundaydım”

Ücretli çalışma yaşamına 40’lı yaşlarının ortalarında başlayan Elif* İnşaat Teknikerliği bölümünden mezun. Bugün 52 yaşında. 23 yaşında evlenmiş ve eşi istemediği için evin dışında bir işte çalışmamış. Bugün dönüp baktığında “en büyük gafletim o oldu” diyebiliyor sadece. “Yani memur da olabilecektim aslında ben daha öncesinde. Yeni postane yapılıyordu bizim Samsun Çarşamba’da. Kayınpederim dedi ki ‘Oraya koyalım, üniversite mezunusun daha kolay olur’, dediler ama iş bulamadım. Eşim izin vermeyince çalışmadım hiç. Bir kızım oldu. Genelde ev işleriyle uğraştım, bir şey yapmadım.”
Samsun’dan Antalya’ya taşınmış Elif. Eşinden boşanmış bu arada. Kızı üniversite eğitimi için Antalya’da olunca onun daveti üzerine Antalya yeni memleketi olmuş. Taşındığında 44 yaşındaymış. Gider gitmez iş aramaya koyulmuş. Hem eski eşinin o dönemler destek olmayışı, hem kızının okul masrafları, kira, faturalar bir taraftan zorlamış hem de yıllardır ev dışında bir işte çalışmamış olmak zorlamış. İş arama sürecinde yaşıyla ilgili olarak karşılaştığı sıkıntıların neler olduğunu anlatıyor:
“Çok zor oldu işe girmem. Diyorlar ki ‘biz genç arıyoruz’. Bir de mesela hiç iş ortamına girmemişsiniz, hiçbir şey yapmamışsınız. Yani bunu kendim için söylüyorum. O yaşta algılama, öğrenme daha zor oluyor tabii. Şükür ben biraz çabuk algılayan, çabuk öğrenen biri olduğum için işi öğrenmem biraz kolay da oldu aslında. Ama yaşım sebebiyle biraz zor oldu. Genç düşünüyoruz derken ‘sizin sigortanız da gelmiştir’ denilirdi. Şimdi de sigortasız istiyorlar. Benim dokuz senelik sigortam kaldı. Dokuz sene daha çalışmam gerekiyor. Şimdi de genelde ‘emekli olsaydınız’ filan diyorlar.”
Hatasız çalışan kadın başarılı sayılıyor
Yatalak annesinin bakımını 20 yıl boyunca aralıksız yapan Elif, Antalya’ya taşındığında sigortalı işler de bulamayınca ne iş olursa yapmaya karar vermiş. Önce bir çocuğa bakmış üç yıl boyunca. Sonra oto yıkamada çalışmış, mermercide mermer boyama yapmış. Erkeklerin ağırlıklı olduğu sektörlerde sigorta yaptırılmadan da çalıştırılmış. Mobilya ustası olmasına giden yolculuğu, eski patronunun desteğiyle başlamış. Bilmediği bir işte hatalar yapma korkusunu dile getirdiğinde ise “Sorun değil, biz sizi idare ederiz. Bilgisayar açmayı kapamayı biliyorsanız sorun yok” diyerek cesaretlendirilmiş. Bugün mobilya ustası olması, aynı zamanda CNC makinelerini kullanıyor olması, en başta da AutoCAD gibi zor bir teknik çizim programını çok iyi kullanıyor olmasına vesile olan eski patronu İbrahim için dua ediyor sürekli.
Teknik çizim elemanı olarak iyi bir ücret aldığını söylüyor Elif. Bu işte tecrübe ve dikkatli çalışmak oldukça önemli. Tek bir hata binlerce dolarlık kalıpları ve makineleri işlevsiz kılıyor. Yeni baştan tasarlayıp çizmek hem yüklü maaliyet hem de zaman kaybı demek. Kadınlar içinse bir de “becerememe” yükleniyor. Zaten kadın işçilerin yaptığı iş ne olursa olsun asgari ücretin üstünde ücretler almasının -çoğu zaman açıkça söylenmeyen- temel koşulu sürekli olarak başarı göstermesi, sıfır hatayla çalışması. Bununla kalmıyor elbette bir de yüksek sesle dile getirmesi ve hakkı olanı almak için fazladan mücadele etmesi gerekli. Çalışma yaşamındaki eşitsizliklerden birinin de bu olduğunun farkında olan Elif yaşadığı bir örneği paylaşıyor bizimle:
“Mermerde beni idare eden patronum var dedim ya hani. Mesela orada mesailerimi hesaplıyorum. Eşi bakıyordu fazla mesailere. Dedim ki atıyorum 18 saatlik mesaim var. Döndü ‘Biz çizimcilere mesai vermiyoruz’. Benden önce Sinan diye bir delikanlı vardı ‘Ama Sinan’a veriyordunuz’ dedim. Onun makine kullandığını söyleyince ‘Ben de makine kullanıyorum. Ben buradaki ustalar makineyi bilmiyor diye mesaiye kalıyorum’ dedim. Sonra döndü, ‘Biz bayanlara öyle bir şey vermiyoruz’ dedi geçti. Zaten benim o işten ayrılma sebebim de o oldu. Daha sonrasında biz çok büyük bir iş aldık. 7-24 çalışmaya başladık. Ondan sonra patronumuz -ustalara çift maaş artı mesaiydi- ‘Bayan çizimcilere de çift maaş’ dedi. Ben de geçtim karşısına ‘ben mesaimi istiyorum’ dedim. O da ‘Elif Hanım, tamamen benim inisiyatifimde çift maaş vermek. Bunu ister veririm ister vermem’ dedi. Mesai ücretini verip vermemek sizin inisiyatifinizde mi diye sordum. Hayır deyince hakkım olanı istedim. Mesai parası çift maaşla birlikte iki buçuk maaşa denk geliyordu. ‘Böyle yaparsanız sizinle yollarımızı ayırırız’ dedi. Yani sırf bayan olduğumuz için… Aynı erkek çizimci gibi orada mermerleri indiriyorsunuz, kaldırıyorsunuz gücünüz yettiğince. Benden önceki erkek çizimciden çok daha fazla mermer indirip kaldırıyordum. O çok fazla bir şeye elini sürmüyordu. Buna rağmen sırf ben bayan olduğum için mesaim verilmiyordu yani. O büyük iş bitti sonra çıkışımı verdiler.”
Erkeklere 500 lira zam Elif’e 200 lira
İşsiz kaldıktan sonra herhangi bir yerden maddi destek almadan bir süre işsiz kalan Elif tesadüfen bir mobilya atölyesinde işe başlamış. “Geçici de olsa bir gireyim” diye düşünmüş. Bu işyerinde de erkeklerin maaşları 500 lira artarken Elif’in 200 lira artıyormuş. Erkek çalışma arkadaşlarıyla ilişkileri iyi olmasına rağmen bu adaletsizliği dile getirmiş çekinmeden. “Yani konuşurken onlarla aynı şekilde iş yaptığım söyleniyor mesela. Toplantılarda övgüler övgüler. ‘Elif Hanım siz bizi şaşırttınız, sizden böyle bir performans beklemiyorduk. 15 kişilik atölyede, çalışan 3-4 kişiden birisiniz’ deniliyor ama zamma geldiğinde bana diğerleri gibi verildi mi? Tek bayan bendim mesela atölyede. Kendimi daha çok ispatladığımda değerim bilindi yani.”
İki parmağının ucunu kaybettiği bir iş kazası da yaşamış Elif. Nasıl olduğunu anlatmak istemiyor. Ancak bu kazadan sonra büyük problemler yaşamış. Zamanla uzuv yokluğuna alışarak kendini zorlamayacak yöntemler bulmuş çalışmak için. Çevresinden aldığı manevi destekle birlikte makine kullanımına daha çok yoğunlaşmış.
Kazadan önce, yıllarca çalışacakmış hissini yoğun yaşayan Elif, 50 yaşını geçtikten sonra bedeninin yorulmaya başladığını anlamış. “Beden artık yavaş yavaş diyor ki ‘artık biraz daha dikkat’. Mesela daha çabuk yoruluyorum. Ne bileyim şeker hastalığı çıktı. Böbreklerimden tomografi çekildim. Bilmiyorum yani o dokuz seneyi geçirebilir miyim, geçiremez miyim? Hiçbir şeyim yok benim kendimden başka. Tek başıma yaşıyorum. Hiçbir güvencem yok. Şu anda çalışmasam kalıyorum öyle. Şimdi bu yeni işime girdim. Bir de benim ev kiram azdı. Bu yeni işimde sigortasız çalışıyorum 3-4 aydır. Çünkü işsizlik maaşı alıyorum daha önceki işimden çıkarıldığım için. İşsizlik maaşı ile biraz kendimi toparlayayım diye şu anda sigorta yaptırmadım. 32 bin lira maaş alıyorum. 6 bin lira da işsizlik maaşı. Ama ondan sonra zor olacak.”
Kadınlara erken emeklilik hakkı tanınmalı
Yeniden işsiz kalma ihtimali olduğunda 50 yaş üstü bir kadın olarak iş bulma ihtimalinin ne olacağını öğrenmek istiyoruz Elif’ten. Kendisini biraz şanslı görüyor çünkü uzmanlık gerektiren bir iş yapıyor ve oldukça tecrübe edinmiş. Ancak aynı yaş grubundaki kadınların iş bulma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu söylüyor Antalya için. “Sadece sektörümden dolayı bu kadar kolay iş bulabildim. Başka kadınların bana göre çok az. Yüzde 10 mu diyeyim 20 mi diyeyim? Neler yapılabilir onu da düşünmedim. Kendi problemlerimi sürekli kendim çözdüğüm için herhalde. Ama bana sorsan bugün işi bırakayım. Bu kazadan sonra toparlanamadım çok fazla. Yani bugün işi bırak desen bırakırım. Çok da seviyorum işimi ama dokuz sene ne yaparım? Diyorum ki bir güzellik, bir kolaylık çıkar inşallah önüme. Toplu bir para yatırıp emekli olma şansı tanınsa keşke bize mesela. Benim emeklilik yaşım kaç? 55 mi? Kadınların emeklilik yaşı 55 mi? 55 de mesela. Benim kaç senem kaldı? 5 ya da 6 senem kaldı. Bu toplu para ödeyip emekli olma şansı tanınsa keşke”
Çalışma saatlerinin fazla olmasının da getirdiği bir sıkıntı yaşadığı için çalışma şevki kırılmış biraz Elif’in. 7.30-18.30 arası çalışıyormuş hafta içi. Cumartesi öğlene kadar. Gerçi tek kadın olması nedeniyle patronu 08.00’de işbaşı yapabileceğini söyleyerek bir kolaylık sağlamış ama yine de zor geliyor tabii.
Emekli olmakla ilgili hayalleri ise son derece mütevazi. Biraz da zorunluluktan. 12.500 lira ile geçinemeyecek, kira ödeyemeyecek olduğunu biliyor. Bir yandan da planlamaya çalışıyor Elif: “Emekli olduktan sonra ablamla yaşarsam elimdeki yeter. Kiramız olmayacak. Elektriği suyu ben zaten tek başıma yaşadığımda da veriyorum. O da yalnız, eşi vefat etti. Çok istiyor gideyim onlarla kalayım. Şu anda düşününce sosyal bir arkadaşım yok mesela. Geçen bir stand-up’a gittim tek başıma. Alış-verişe gidiyoruz arkadaşlarla ya da çarşıya, denize giriyoruz ama hani bir tiyatroya gidelim, bir sinemaya, gösteriye, konsere gidelim gibi bir arkadaşım yok. Erkek işlerinde çalıştığım için tabii ki. Kadınların daha çok olduğu bir işyerinde çalışmak isterdim.”
Bu portre Rosa Luxemburg Stiftung desteği ile hazırladığımız Yaşlı Kadınların Çalışma Koşulları araştırmasının çıktılarından hareketle yazılmıştır. Yaşlı kadınların ücretli emek deneyimlerine yer veren bu tür yazılara önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.
* İsteği üzerine ismi değiştirilmiştir.
Fotoğraf: yozgatgazetesi.com










