Yeşil dönüşümün maliyetini işçiler yüklenmemeli. Bu talep, ITUC’un Adil Geçiş ve İklim Departmanı ve IndustriAll Avrupa tarafından 7 Temmuz’da düzenlenen “Adil Geçiş için Tekstil ve Hazır Giyim Tedarik Zincirinde İnsana Yakışır İşler ve Sosyal Koruma” başlıklı üçüncü çalıştayda açıkça dile getirildi. Toplantıda adil geçişte cinsiyet eşitliğinin önemi vurgulandı.

Laudes Vakfı tarafından desteklenen üç yıllık bir projenin parçası olan çalıştay, tekstil ve hazır giyim sektörlerinde adil ve kapsayıcı bir geçiş için sendikal stratejilerin güçlendirilmesini hedefliyor. Markaların adaletsiz satın alma uygulamaları, güvencesiz ve kayıt dışı işler ile ülkeler arasında sosyal diyalog düzeylerinin büyük farklılıklar göstermesi gibi sektöre özgü zorluklar karşısında, işçilerin dönüşüm stratejilerine dahil edilmemesi ciddi bir sorun olarak görülüyor.
İklim değişikliğinin işçiler üzerindeki etkilerini (ısı stresi, sel baskınları vb.) ele alan uyum stratejilerine yönelik acil eylem ihtiyacıyla da örtüşüyor. Bu bağlamda sendikalar, işçilerin sesinin adil ve sürdürülebilir bir geleceğin şekillendirilmesinde merkezi bir rol oynamasını talep ediyor.
Çalıştayda, yoğunluklu olarak kadın işçilerin çalıştığı tekstil ve hazır giyim sektörü için hazırlanan Adil Geçiş Manifestosuna odaklanıldı. Manifesto, sendikaların ortak taleplerini net bir biçimde ortaya koyacak ve işçilerin yeşil dönüşüme katılımı için bir çerçeve niteliği taşıyacak. Ekim ayında yayımlanması planlanan manifesto, sendika üyeleriyle yürütülen kapsamlı bir tartışma süreciyle geliştiriliyor.
Cinsiyet eşitliği şart
ITUC’tan Rhaki Sehgal, manifestonun temel taleplerini sundu. Sehgal, adil geçişin demokratik, şeffaf ve işçi liderliğinde olmasını, her düzeyde sosyal diyalog içermesi gerektiğini vurguladı.
Temel talepler arasında şunlar yer alıyor:
- Kayıt dışı ve ev eksenli çalışanlar dahil herkes için insana yakışır işler
- Tekstil atık ticaretinin adil ve çevre dostu biçimde düzenlenmesi
- Cinsiyete dayalı şiddete sıfır tolerans
- Cinsiyet eşitliği ve daha güvenli, dayanıklı iş yerleri
- Tedarik zinciri genelinde markaların güçlü biçimde hesap verebilir olması
ITUC Proje Sorumlusu Amalia Hammarlund, “Sektörün sürdürülebilir bir geleceği için, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, geri dönüşüm ve döngüsel ekonomide yeni iş alanlarının yaratılmasını ve özellikle kadınların korunmasını, güçlendirilmesini ve karar alma süreçlerine dahil edilmesini gerektiriyor.” dedi.
Sendika üyeleri bu endişeleri yineleyerek, iklim değişikliğinin sektörün mevcut zorluklarını daha da kötüleştirdiğini belirtti. Geçişin işçilerin haklarından ve geçim kaynaklarından ödün vermemesi gerektiği vurgulandı. Üyelerin talepleri:
- Sürdürülebilirlik yükünün işçilere yüklenmesine son verilmesi
- Her düzeyde etkili ve anlamlı sosyal diyalog yoluyla işçilerin geçiş stratejilerine dahil edilmesi
- Zorunlu geçim ücretleri ve daha güvenli iş yerleri
- Tüm iklim ve emek çerçevelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması
- Kayıt dışı, göçmen ve savunmasız işçiler için özel korumalar
Katılımcılar, manifesto kapsamında bölgesel farklılıkların – enerji kaynakları, karbon yoğunluğu ve sanayi gelişim düzeyleri gibi – dikkate alınmasının önemini de vurguladı.
Katılımcılar işçilerin adil geçiş sürecinde merkezi bir rol oynaması gerektiği konusunda hemfikirdi. Bir sendika üyesi bu görüşü özetledi: “Biz olmadan bizimle ilgili hiçbir şey olamaz.” Tüm bölgelerde daha güçlü katılım, siyasi odaklanma ve dayanışma çağrısında bulunarak yeşil dönüşümün yalnızca şirketler ve hükümetler değil, herkes için adil şekilde gerçekleşmesini talep ettiler.
Kayıt dışı ve göçmen işçilere de koruma
IndustriALL Enerji ve Adil Geçiş Direktörü Diana Junquera-Curiel şöyle konuştu:
“İşçiler yeşil dönüşümün bedelini ödememeli. Markalar ve işverenler, iklim değişikliğinin maliyetlerini çoğu zaman iş kayıpları, düşük ücretler veya güvensiz koşullar yoluyla işçilere yüklüyor. Bu kabul edilemez. Daha yeşil bir ekonominin sorumluluğu hükümetler, işverenler ve markalar arasında adil şekilde paylaşılmalı; en kırılgan durumda olanların üzerine yüklenmemeli. Demokratik bir sanayi dönüşümüne ihtiyacımız var – işçilerin merkeze alındığı, güçlü sosyal diyalogun, toplu pazarlığın ve kayıt dışı ve göçmen işçiler dahil herkes için korumanın sağlandığı bir dönüşüm.”
IndustriAll Avrupa Genel Sekreteri Judith Kirton-Darling ise şunları söyledi:
“Geçiş politikaları çoğu zaman işçiler üzerindeki etkiler dikkate alınmadan tasarlanıyor. Tekstil ürünlerini daha dayanıklı, yeniden kullanılabilir, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir hale getirmeyi amaçlayan sürdürülebilirlik ve döngüsellik stratejileri, genellikle işçilerin ve çalışma koşullarının üzerindeki etkileri dikkate alınmadan geliştiriliyor. Daha da çarpıcı olanı, sendikaların mücadele ettiği kurumsal sürdürülebilirlik durum tespiti ve raporlama konusundaki kritik yasalar, AB’nin sadeleştirme çabalarının hedefi haline geldi. İşçiler bu gelişmelerden son derece endişeli ve hükümetlere, markalara çağrıda bulunarak dibe doğru bir yarışın önüne geçilmesini ve sendikalara adil ve sürdürülebilir bir geçişte söz hakkı tanınmasını istiyorlar.”
Adil Geçiş Manifestosu, işçiler odaklı adil, iklim ve çevre politikalarını destekleyen güçlü bir araç olacak.










