Skip to main contentSkip to footer

Halide Dündar: Feminist Yol Arkadaşımız

Halide’yi 2023 yılında kaybettik. Kardeşi Fuat Dündar ablasının hikâyesini, yayımlanmamış söyleşilerini, günlüklerini, yazılarını, anılarını bir kitapta toparlamış; çok da iyi yapmış. Feminist, Kürt, sakat ve kadın olmak meselesi üzerine düşündürücü bir biyografi çalışması çıkmış ortaya.

Kültür Sanat

Halide’yi eylemlerden, direnişlerden tanırdım. Karşılaştığımızda hâl hatır sormak ve göz göze geldiğimizde gülümsemek dışında bir yakınlığımız olmasa da bilirdim, ihtiyacım olduğunda yanı başımızdaydı; benim yol arkadaşımdı. Kardeşi Fuat Dündar’ın derleyip topladığı, Aksu Bora’nın da yayına hazırladığı Halide Dündar; Bir Kürt Feminist isimli kitap, Bora’nın sunuş yazısında da belirttiği gibi feminist tarihimiz açısından çok değerli.

Fuat Dündar ablasının hikâyesini, yayımlanmamış söyleşilerini, günlüklerini, yazılarını, anılarını bir kitapta toparlamış; çok da iyi yapmış. Feminist, Kürt, sakat ve kadın olmak meselesi üzerine epey düşündürücü bir biyografi çalışması çıkmış ortaya.

Sakatlık üzerine düşünmeme ilk vesile olan Nazmiye Güçlü’ydü. 2000’li yılların başında Pazartesi dergisine gidip gelir ve bir bacağı kısa olduğundan merdivenlerden birinci kata acı duyarak çıkar inerdi. Bizlerin farkında olmadan yaptığımız birçok şey ona sakat olduğunu hatırlatırdı. Nazmiye sakatlık meselesini her fırsatta dillendirip farkındalığımızı sağlamıştı. Sonrasında da Araba Aldım Kadın Oldum isimli kitabıyla epey bir dikkat çekti, kendinden söz ettirdi, sakat olma haline ayna tuttu. Halide’nin sağ kolunun kısalığı da yaşamının özellikle ilk ve son dönemini belirler. “Liseden itibaren siyasileşmesi ve örgütlenmesiyle görünmez hale gelen sakatlığı, ileri yaşlarının en büyük sorunu” (s.78) olur.   Kitaptan Halide’nin de sakatlık konusunda “öykü, otobiyografik denemeler ve politik yazılar” yazdığını ancak çoğunu yayınla(ya)madığını (s.79) öğreniyoruz.  

“Normal” insanlarla yaşadığı sorunlar

Halide Dündar; Bir Kürt Feminist kitabında Halide’nin küçük yaşlarından, kendini bildiği andan itibaren mücadelesine, inadına, direncine tanık oluyoruz. Lice’de dünyaya gelen, gerektiğinde ailesiyle çatışarak eğitim alma mücadelesinden vazgeçmeyen, Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği, Roza ve Jujin dergilerinde yer alan Halide’nin yolu 80’lerin işkencesiyle meşhur “Diyarbakır 5 No.lu Cezaevi Kadınlar Koğuşu”ndan da geçmiştir. Burada yaşadıklarını, kadınların direniş stratejilerini dile getiriş biçimi Sevgi Soysal’ın Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’nu anımsatmakta adeta.   

Halide’nin sendikal faaliyetleri sırasında ve öğretmenlik yaşamında “normal” insanlarla yaşadığı sorunlar oldukça düşündürücü. Kendi sözleriyle zorluklar “devlet ve sistem kaynaklı zorlukların ötesinde akraba, konu komşu, iş arkadaşı, öğrenci velisi, bakkal, sendika arkadaşı gibi ‘normal’ insanlardır.” (s.81).  Yani, gündelik yaşamda karşılaştığımız masum gördüğümüz kişilerden kaynaklanan zorluklardır.

Halide’nin, yol arkadaşımızın yaşamı başka bir siyasi tarihin ya da siyasi tarihin yeni baştan yazılması zaruretini bir kez daha hatırlatıyor.  İyi ki anlatılmış Halide’nin hikâyesi, iyi ki bizimle paylaşılmış…  

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar