Skip to main contentSkip to footer

Cinsel tacize karşı sürdürdükleri direnişi kazanan Hepsijet işçisi kadınlar: “Biz dört kişi başladık ama milyonlar olduk.”

Direniş süreçleri kadınlar için yalnızca kazanılacak zafere odaklanarak ilerlemiyor elbette. Toplumsal baskılar, ekonomik sıkıntılar, hukuki süreçlerin yarattığı güvensizlikler ve tedirginlikler, iş bulamama kaygıları, direniş alanlarına kendi imkanlarıyla gelmenin huzursuzluğu gibi sayamayacağımız onlarca krizle birlikte yürütüyorlar bu süreci. Tam da bu noktada verilen desteğin ve kadın dayanışmasının kendilerine güç olduğunu dile getiren Hepsijet işçisi kadınlarla konuştuk.

Hepsijet Esenyurt deposunda çalışan 4 kadın işçi, depo içerisinde yaşanan cinsel tacize karşı haklı fesih yaparak 16 Şubat’ta depo önünde direnişe başlamıştı. Kötü çalışma koşullarının düzeltilmesi, tacizcinin işten çıkarılması ve haklı fesihten doğan haklarını almak için yürüttükleri direnişin 12. gününde Hepsijet yönetimi ile yapılan toplantıda kadın işçilerin tüm talepleri kabul edilmiş ve direniş kazanımla sonuçlanmıştı.

8 Mart Dünya Kadınlar günü arefesinde elde ettikleri bu kazanımı kadın mücadelesine armağan eden Hepsijet işçisi kadınlar, bu alanda ilkler arasında yer alan direnişleri süresince yaşadıkları tüm duyguları bizlerle paylaştılar.

Direniş süreçleri kadınlar için yalnızca kazanılacak zafere odaklanarak ilerlemiyor elbette. Toplumsal baskılar, ekonomik sıkıntılar, hukuki süreçlerin yarattığı güvensizlikler ve tedirginlikler, iş bulamama kaygıları, direniş alanlarına kendi imkanlarıyla gelmenin huzursuzluğu gibi sayamayacağımız onlarca krizle birlikte yürütüyorlar bu süreci. Tam da bu noktada verilen desteğin ve kadın dayanışmasının kendilerine güç olduğunu dile getiren Hepsijet işçisi kadınlara bırakıyoruz sözü.

Toplantıda alınan kararlardan biri olarak içerideki son duruma dair açıklama yapamayacakları için direnişin kazanımları ve kendilerine neler kattığını sorduk. Aynı zamanda, işyerinde cinsel tacize maruz kalan kadınlar adına önemli bir kazanım olan Hepsijet direnişini, direnişin ilk günlerinden itibaren destekleyen DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası İstanbul Kadın Komisyonu’ndan Cemre İlkan da değerlendirdi.

İlk olarak konuştuğumuz Viyan direnişin kısa sürede ve başarıyla sonuçlanmasına dair duygularını şu şekilde paylaştı.

“Arkamızdaki kadın güçleriyle her şeyin üstesinden geliriz”

“Bu direniş bizim için çok iyi oldu. Bu kadarını beklemiyordum aslında. Biz mesela ilk başladığımızda dört kişiydik. Nasıl üstesinden geleceğiz, nasıl yapacağız bilmiyorduk. Kendimize her türlü güveniyorduk çünkü haklı fesih yaptığımızda almıştık o cesareti. Fakat ilk gün direniş alanına gittik o gün kendimi o kadar garip hissediyordum ki sonra zaten kadın kolları bize çok destek verdiler. Siyasi partilerden olsun, Ekmek ve Onur, işçi dernekleri Türkiye’nin her yerinden sesimizi duydular ve bize destek verdiler. Bu bizi çok mutlu etti. Günden güne daha enerjik hissediyorduk. Haklarımızı alacağız, sistemi değiştireceğiz gibisinden hevesleniyorduk. Öyle de oldu. Direnişimizin 12. Gününde sesimizi duydular, arabuluculuk görüşmemiz oldu. Haklarımızı verdiler, içerdeki koşulların birçoğunu düzelttiler. Depo zaten taşınacağı için fazladan bir şey yapamazlardı ama içerisi çok soğuk olduğu için birkaç tane soba getirmişler, işçilere atkı dağıtmışlar. İK gelmiş, psikologlar gelmiş, bütün elemanları tek tek alıp özel görüşmüş. Ne derdiniz var ne sıkıntı yaşıyorsunuz diye sormuşlar. Bizim direnişimiz çok işe yaradı. İçerdeki arkadaşlarımızın da koşullarının birçoğu düzeltildi. Ki bizim de haklarımız verildi. Bilmiyorum çok güzel bir duygu. Biz kadınlar gerçekten hiçbir şeyden korkmamamız gerekiyor. İstesek demek ki her şeyi elde edebiliriz. Yeter ki gücümüz, irademiz, arkamızdaki kadın güçleriyle bence her şeyin üstesinden geliriz…

Çok da duygulandım. Demek ki yıllarca sefaleti boşuna çekmişim. Bizimki en kötü ihtimaldi. Biliyorsunuz sizi işten çıkarırlarsa haklarınızı verirler deniliyor. Ama biz kendi isteğimizle haklı fesih yapıp çıktık. En zorunu başardık diyebilirim. Biliyorsunuz T.C. anayasasında var ama işçilerin fazla tercih etmediği bir işten çıkma durumu. Fazla uygulanmıyor. İşçiler zannediyor ki böyle bir şey yok… Artık anayasanın bana verdiği haktan yana sesimi her zaman duyururum. Buradan da özellikle bütün işçi kadınlara sesleniyorum. Mobbinge, tacize, kötü çalışma koşullarına boyun eğmesinler. Sesinizi çıkarın. Biz 4 kişiydik. Üstesinden geldik. Eminim bütün işyerlerinde kadınlar bunu yapabilir. Patronlar olsun, müdürler olsun onların sözlerine kanmasınlar. Kadın isterse her şeyi yapar. Ben bu direnişten bunu çıkardım. Bana çok şey gösterdi. İleriki hayatımda daha tecrübeli adım atacağım, yeni bir işyerinde haklarımı daha iyi bileceğim. Kime karşı nasıl duracağımı artık bu saatten sonra daha çok bileceğim. Önceleri de biliyordum ama bu kadar bilmiyordum. Bu kadar işin içinde değildim. Bu sefer direnişte birçok insan tanıdık. Bize haklarımızı anlatan sendikalar olsun, kadın kolları olsun o kadar çok şey anlattılar ki. Hepsi bize ders oldu. Eminim ki bir dahaki işyerimizde bu kadar sorun yaşamayacağız.”

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde tüm kadınlara sesimizi duyurduk”

“Biz haklı fesih yaptıktan sonra arabuluculuk görüşmesini bekliyorduk. Bunlar belki işi büyütmeden haklarımızı verirler diye düşünüyorduk. Ama öyle olmadı, ‘bunlara beş kuruş vermeyeceğiz’ şirket de böyle deyince biz kızlarla bir yerde oturduk konuştuk. ‘Bu böyle olmaz’ dedim. ‘Benim çok zoruma gitti. Benim içerde üç buçuk yılım var sizlerin de aynı şekilde. Bunu kabul etmememiz gerek.’ Onlar da benimle zaten hemfikirdi. Kesinlikle kabul etmeyeceğiz gerekirse direneceğiz dedik. Sonra bizim direnişi yürüten Ekmek ve Onur’dan tanıdığım arkadaşlarla iletişime geçtik. Dördümüz çok samimi arkadaşız ya birbirimize anlatıyorduk ‘acaba nasıl olacak nasıl yapacağız, üstesinden gelir miyiz’ diye? Hakkımızı alamazsak, yarı yolda kalırsak, ya direnemezsek yani bu tür şeylere de kapıldık. Ama tabi ki yanıldık, öyle olmadı. Direnişin ilk günü gittik, orada bir sürü insan vardı bize desteğe gelen. Sonra ikinci gün de aynı şekilde. Benim daha önce duymadığım kadın kolları olsun, emektarlar olsun, her yerden gazeteciler, siyasi partilerin desteği gelince bunu fark ettim. Bu artık dördümüzün sorunu değil birçok insanın sorunu. Bu kadar insan geliyorsa her türlü şartlar da düzeltilecek, her hakkımız da alınacak. Kendi adıma benim içim rahatladı ve günden güne direnişe de artık daha canlı gidiyordum. Alacağımızı artık biliyordum. Önceleri belki o olumsuz hissiyata kapılmıştım ama o günden sonra artık kapılmadım çünkü arkamızın çok sağlam olduğunu gördüm. Gerçekten çok emek sarf ettiler bizim için. Günde 5-6 gazeteci geliyordu, haberler çıkıyor artık biz yetiştiremiyorduk. Her birimiz birine de olsa yetiştiremiyorduk. O bizim için çok güzel, avantajlı canlı bir şeydi. Onların desteğini görünce bize moral oluyordu. Biz ondan sonra canlandık, kazanacağımıza bir tık daha inandık. Buradan hepsine çok teşekkür ederim. Bu sadece bizim sarf ettiğimiz bir emek değildi, onların da emeğiydi. Zaten kutlama gününde de birçoğu geldi. O gün de bizi yalnız bırakmadılar. Hala arayıp soruyorlar, haklarınızı tamamen aldınız mı diye.

Biz 8 Mart’tan önce bir direnişe başladık, bütün emekçi kadınların gücünü gördük. Buradan da hepsini saygıyla sevgiyle selamlıyorum. İyi ki varlar. Yani bu tür direnişler biz kadınlar için önemli günler. Özellikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de bütün kadınlara sesimizi duyurduk. Hepsini selamlıyorum.”

“Sosyal hayatımız yoktu”

Esra: “Verdiği mutluluk gerçekten çok güzel. Bize yapamazsın edemezsin diyenlere dert oldu. Kazandık ya çok mutluyuz. İki hafta direndik, zorlanmadık da değil. Ama on ikinci günümüzde bu haberi almak bizim için çok iyi bir şey oldu.

O koşullar altında çalışırken haklı fesih hakkımızı biz de bilmiyorduk. Belki hakkımızı alamayız derken avukatla görüştük ve içerdeki iş koşulları olsun, hijyen olsun, hepsini zaten üste koyup aldık bu kararı. Avukat söyledi bize, öğretti daha doğrusu. Bunların hepsi haklı fesih gerekçesi dedi. Avukata güvenerek çıktık yola. İşyerinde hiç kimse belki de halen daha bunu bilmiyorlar. Bizimle birlikte öğrenmiş oldular.

“Bize yalnız olmadığımızı hissettirdiler”

Meryem Aslan: “Bizim için çok önemli bir şeydi. Oradan eli boş dönmüş olabilirdik. Haklarımızı aldığımız için çok memnunuz, sevinçliyiz. Hatta bir de Ramazan ayına denk gelmedi ya direnişimiz, o yüzden daha da mutluyum. Cinsel tacize karşı haklı fesih yapılabileceğini bilmeyen çok işçi var ve işyeri de böyle bir algı yarattı. Evet bu algıyı yıktık. İçerdeki çoğu koşulu düzelttik mesela. Yemekhaneleri boyamışlar, yemekler düzelmiş, temizlik yapılmaya başlanmış, taciz eden kişiyi işten çıkardılar. Bunları duyduğumda zaten dedim ki iyi bir şey yapmışız. Bizim arkadaşımızın başına geldi evet ama ne malum başka birinin başına gelmeyeceği. Onun (tacizcinin) orada çalışması zaten yanlıştı. Kadın olmak bu dünyada zaten çok zor bir şey bunu hepimiz de biliyoruz ama kadınlar çok güçlü olmasına rağmen bu güçlerini bazen fark etmiyorlar. Bir şeyi istediklerinde vazgeçmesinler, her zaman dayanışma içerisinde olsunlar. Ben iyi bir örnek olduğumuzu düşünüyorum. Biz dört kişi başladık ama milyonlar olduk. Çoğu kişinin desteği vardı bize. Bu da çok önemliydi, yalnız olmadığımızı hissettiren herkesten Allah Razı olsun.”

“Biz bütün kadınların yanındayız”

Meryem Yılmaz: “Biz direnişe başladığımız zaman bir tedirginlik vardı ‘nasıl yapacağız, nasıl edeceğiz’ diye. Evet kazanacağımıza emindik ama tabi ki de bezginlik vardı üzerimizde. Çevremizdeki insanların desteklerinden partilere, derneklere kadar sağ olsunlar onların desteğiyle sürdürebildik direnişi. İkinci üçüncü gün artık böyle rahatlattı ve çok güzel bir direniş oldu. Gerçekten de yaz kış demeden içerde çalışmaktan dolayı bezginlik vardı. Bu direnişi başlatırken amacımız sadece tazminat değildi. İçerdeki kötü koşulların iyileştirilmesini de istiyorduk. Bunlar da yapılmaya başlandı şimdi. İçerdeki arkadaşlarımıza sorduğumuz kadarıyla tuvaletleri boyamışlar. Ortalığı sürekli temizlemişler, yemekleri düzenlemişler. Yani istenildiğinde yapılabiliyormuş. Bizim direnişimiz birçok kadını da desteklemiş oldu. En azından artık onlar da bu durumları, sorunları yaşadığında seslerini duyurabilecekler. Onlar için de bir ses olduğumuzu düşünüyorum. O yüzden bu kazanım benim için daha bir gurur verici oldu. Bu kazanım sadece bizim değil bütün kadınların kazanımı oldu. Bütün kadınlara armağan ediyoruz. Sadece işçi kadınlara da değil yani, tüm kadınlara. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum öncelikle. Biz bütün kadınların yanındayız.”

Kadın işçilerin sektörleri değişse de yaşadığımız problemler fazlasıyla ortak

Cemre İlkan / Sosyal-İş İstanbul Kadın Komisyonu:

Hepsijet Esenyurt deposunda çalışan dört kadın işçinin, cinsel taciz, mobbing ve kötü çalışma koşullarına karşı verdikleri zorlu mücadele ve elde ettikleri sonuç, hepimiz için çok önemli bir kazanım. Taciz ve mobbing, hemen her işkolunda kadın işçilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olmasına rağmen, bu alandaki mücadele deneyimleri ne yazık ki oldukça sınırlı kalıyor. Bunun birçok nedeni var, ancak en önemlilerinden biri, bu tür sorunlara karşı mücadele araç ve yöntemlerinin yeterince gündemleştirilmemesi. Oysa, yeniden umut ve mutlulukla tanık olduk ki Esra, Viyan ve Meryem’ler, kadın dayanışmasının güçlü bir örneğini sergileyerek verdikleri mücadeleyle Hepsijet’te yaşanan taciz ve mobbingin üstünün kapatılmasını engellediler. Bu direniş, sadece bireysel bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda kolektif bir kazanım oldu.

Hepsijet işçileri, verdikleri mücadeleyle, İş Kanunu’nun 24. maddesinin işaret ettiği haklı fesih hakkını yeniden gündeme getirdi. Dahası, bu sürecin bireysel değil, toplu bir mücadele olması gerektiğini göstererek, tacizcinin işten atılması talebi üzerinden örgütlü bir direniş gerçekleştirdiler. Aynı zamanda, kadın işçilerin işyerindeki hijyen ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine dair taleplerini de görünür kıldılar ve bu taleplerin karşılanmasını sağladılar.

Bu deneyim hem kadın mücadelesi hem de sendikal mücadele açısından çok önemli çıktılar barındırıyor. Öncelikle, işyerinde taciz ve mobbing başta olmak üzere, kadın işçilerin pek çok talebi yeterince görünür değil. Sendikalar, mücadeleyi yalnızca ücret/ekonomik talepler üzerinden yürüttükleri sürece bu sorunun üstesinden gelmek de mümkün olmayacak. Sosyal-İş ve Sosyal-İş Kadın Komisyonları olarak, bu eksikliğin farkındayız ve bu doğrultuda çalışmalar yürütüyoruz.

10 No’lu işkolu, 4,5 milyon işçiyi kapsayan ve ağırlıklı olarak kadınlardan oluşan bir alan. Büro, mağaza, market, STK’lar, çağrı merkezleri gibi geniş bir sektörel yelpazeyi içine alıyor. Ancak, kadın işçiler olarak sorunlarımızı konuşmaya başladığımızda görüyoruz ki sektörler değişse de yaşadığımız problemler fazlasıyla ortak. Asıl mesele de tam olarak bu zaten: Sendikal mücadele içinde bu sorunları nasıl daha görünür hale getirebiliriz? Bir kadın işçi, yalnızca insanca yaşayabileceği bir ücret mücadelesinin değil, aynı zamanda işyerindeki tacize, baskıya ve kötü çalışma koşullarına karşı da sendikalı olarak daha güçlü olacağını hissetmeli. Sendikal örgütlenmenin bu sorunlara karşı da bir mücadele aracı olduğuna güven duymalı.

Hepsijet işçilerinin mücadelesi, yalnızca orada çalışan kadınlar için değil, tüm kadın işçiler için önemli bir referans noktası olacak.

Hepimize umut veren bu kazanımları çoğaltmak için; emeğimiz, bedenimiz, haklarımız ve hayatlarımız için de 8 Mart’ta hep birlikte alanlardaydık!

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar