Skip to main contentSkip to footer

İki kadın, patronlarına cinsel taciz davası açtı

Bir otomobil yedek parça işyeri sahibinin, istihdam ettiği genç kadınlara cinsel tacizde bulunduğu savcılığa yapılan şikayetle ortaya çıktı. Mağdur kadınlardan biri ve savunmayı üstlenen Avukat Kasım Akgüvercin ile konuştuk

Genç kız işe girdikten sonra yaşamadığı kalmadı. Uygunsuz sözler. Aniden dokunma… Bunu yapan patronuydu ve tabii ki asla kabul edilemez hareketlerdi. Nesli’nin,* çalışması sakıncalı olan, hasta bir annesi vardı. Ve evi geçindirmeye mecburdu. Elemanı olduğu şirket, bir kadın açısından ne derece güvenilirdi?

Bunun ayırdına daha sonra vardı. Patronla yalnız kaldığında, bir bakıyordu ki, “şaka yollu” cinsel içerikli sözcükler.. Ve kimi zaman fiziksel temas. Defalarca yüzleyip, “Sadece annem için çalışıyordum ama artık çıkıyorum buradan” dedi. Her defasında da bir daha kendisine dokunmayacağını söyleyen o kişi, -belki de çaresizliğinden yararlanmak için- tam tersini yaptı. Sonunda bu vaka adliyeye taşındı. Nesli ve bir başka kadın işçi bir otomobil yedek parça şirketinin sahibi E.Ö.’ye karşı dava açtılar. Biz de, Kadın İşçi olarak bu kadınlardan Nesli ile görüştük.

Kendisini kapana kısılmış hissediyordu

“İşyerinde ne yapıp edip, bana yaklaşıp dokunmaya çalışıyordu,” diyordu Nesli. Gözleriyle onu devamlı takip eden bir adam vardı. Kendisini kapana kısılmış ve çaresiz hissediyordu. Evin o ayki kirasını ödeyene kadar çalışabilmek adına, patrona görünmemek için her şeyi yaptı, köşe bucak kaçtı. Sonra daha fazla dayanamaz hale geldi. Yaşadığı travma, hayatını altüst ediyordu. Sonunda geçen ay her şeyi adli makamlara açıklamaya karar verdi. O ayrılacağını beyan etmişken ve dava açmaya hazırlanırken işveren bir kızı daha işe aldı. Onunla da sık sık cinsel içerikli konuşmalar yapmak için fırsat kolluyor, bu tür konulara getiriyordu sözü.

“Bu işi bir ilanla buldum”

Peki işe girer girmez, hemen mi bu davranışlar başlıyor? Öyle değil, önce “babacan” bir tavır sergiliyormuş. “İlk başladığımda ‘sen benim kızım sayılırsın’ falan diyordu. İlk yirmi gün, bana karşı ses yükselmesi falan olmadı. Aile içinde gibiyiz gibi bir hava oluşturmaya çalışıyordu. Ben ilanla gittim. Erkeklere kötü davranıyor, küçük görüyordu. Sonra o melek yüzlü adam değişti. Yirmi gün geçince, ‘güzelsin’ gibi laflar etmeye başladı. Ardından da el-kol şakaları devreye girdi. Önce göz alıştırmaya çalışıyor. Yirmi gün boyunca gösterdiği o ‘iyi yüz’e aldanıyorsun. Dokunmalar sonra ortaya çıkıyor.”

“Bir yüzük uzattı”

Önce tabii şok oluyor 25 yaşındaki Nesli. Daha önce hiç başına gelmemiş. “Eli yanlışlıkla değmiş olabilir” diye düşünüyor. “Tam çalışıyorum, yanımdan geçerken arkadan bele dokunmalar, sonra tutmalar başladı. Önceden çaktırmadan babacanca dokunuyormuş gibi alıştırıyor. Örneğin omuza dokunma gibi. Böyle devam edince öfkem o kadar büyüdü ki. Tam toparlanıyorum, çıkacağım, birgün bir baktım, elinde bir yüzükle yanıma geldi. ‘Al bunu parmağına tak. Çok güzel bir kadınsın, seni yalnız sanmasınlar’ dedi. Resmen şok yaşadım. ’55 yaşındasınız, babam bile sizden küçük, ne demek istiyorsunuz’ dedim. ‘Yanlış bir harekette mi bulundum, nasıl bir cesaretle bunu yapıyorsunuz. Üstelik kızınız da var’ diye kızıp, bağırdım. İşten ayrılacağımı söyledim. ‘Hayır, çıkmana gerek yok, ben yanlış bir harekette bulundum, bir daha olmaz, sen benim kızım sayılırsın’ dedi. ‘Tamam, bundan sonra yapmayacağım’ diye ısrarla tekrarladı. Ben hiç yanıt vermedim, çantamı alıp çıktım.”

“Evin geçimini ben sağlıyordum”

Ertesi gün Nesli işe gitmiyor. Annesini aramış işveren. ‘Kızınız işe gelmedi’ demiş. Annesi hasta olduğu için onu üzmemek adına yaşadığı tacizi anlatmamış Nesli: “Annem çok telaşlanmış. Evin geçimini ben sağlıyorum çünkü… Beni de aradı annemle konuştuktan sonra. Yine daha önceki gibi, ‘Bir daha yapmayacağım’ deyince dönmek zorunda kaldım. Evin masrafları açısından o ayı çıkartana kadar kalma niyetindeydim. İşe gitsem de iş arayacağımı, bulur bulmaz çıkacağımı özellikle belirttim. İşe geri döndüğümde baktım ki bir başka işçi kadın var. Benim işten ayrı olduğum gün yeni bir eleman almış. Öyle bir yer ki, bir bakıyorsunuz bir ay dolmadan işten ayrılmış bir işçi. Kadınları cinsel obje olarak görüyor ve bu artık bütün günlük davranışlarına yerleşmiş. O yeni aldığı kıza da cinsel içerikli şakalar yapmaya başladı.”

Yine taciz

Peki Nesli’ye verdiği söz ne oldu? Anlatıyor; “Ben hem yeni bir iş arıyordum hem de her an savunmadaydım. Zaten iş bulunca ayrılacak oluşum bana moral oluyordu. Bir gün erkek eleman erken çıktı. Yeni aldığı kız arkadaş da işyerinde değildi. Kapıyı kapattı ve yanıma geldi, zorla sarılmaya çalıştı. Bağırmaya başladım. Çok büyük bir tartışma çıktı. Çantamı aldım hemen. Arkamdan, ‘Sana ev alırım, hayatın kurtulur, yazık değil mi’ diye yüksek sesle bir şeyler söylüyordu.”

Annesi olup biteni bilmiyor

Eve ağlayarak gitse de, annesine yine anlatamamış. İşten çıkacağını söylemiş sadece… İşsiz olduğu 2-3 gün içinde baktığı gazete ilanlarından kendisine uygun bir iş çıkmamış. Ve annesinden yine aynı öneri gelmiş; “Ekonomik açıdan Eylül’ün sonuna kadar orada kalırsan iyi olur kızım.” Sonra telefon çalıyor. Arayan patron. Anneyi Nesli’nin işe geri dönmesi için ikna etmeye çalışıyor. “Hasta anneme olanları anlatamıyordum” diyor Nesli. “İşverenin bahanesi bu kez yeni gelen elemana işi öğretmemdi. Annemle telefonda görüştükten sonra beni de aradı. ‘O yeni aldığımız kız hiçbir şey bilmiyor. Yeter ki ona işi öğret. O arada iş ararsın, bulunca da çıkarsın’ dedi. Ne yaptı etti ve işe bir kez daha geri döndüm.”

İki genç kadın birbirine gerçeği anlatıyor

Tahmin edebileceğiniz gibi işe alınan diğer işçi de aynı hareketlere maruz kalmış; “Araba koltukları için kumaş lazımdı. O yeni gelen kızla kumaş almaya çıkmışlar. Ama döndüklerinde bir tuhaflık vardı. İşin paydos saati kız, ‘Beraber çıkalım’ dedi. Sonra, ‘Bir yerde oturup konuşalım mı’ diye sordu. Oturduk bir kafede. Her şeyi anlattı. Yalnız olduklarında bedenine dokunuyormuş. Arabada da kızın bacaklarını ellemiş. ‘Yanlışlıkla dokundum’ demiş. Bunlar tıpkı benim yaşadıklarımdı. Tanık olduklarını ve başına gelen ne varsa paylaştı. ‘Dava açacağım’ dedi. Bu bana cesaret verdi. Ben neden dava açmıyorum ki diye sordum kendime.” Ve bunun üzerine savcılığa gidip dilekçe veriyor. Kendisine yaşatılanlardan, işyerindeki cinsel tacizden şikayetçi oluyor.

Avukat desteği

Cinsel taciz davasında savunmayı Avukat Kasım Akgüvercin üstlendi. İstanbul Barosu’na bağlı olan ve serbest çalışan Akgüvercin sorularımızı yanıtladı;

Müvekkiliniz işyerinde yaşadığı cinsel tacize karşı adalet yoluyla mücadele veriyor. Mağdur size nasıl ulaştı?

Mağdur, işyerinde yaşadığı cinsel taciz ve saldırı olayıyla ilgili önce herhangi bir hukuki destek almadan, bizzat savcılığa gidip suç duyurunda bulunmuş. Ancak annesi benim eski müvekkilim olduğu için şikayetten sonra benden hukuki destek istediler. Mağdurun şikayet dilekçesini okuyup kendisini detaylı dinledikten sonra hukuki destek vermeye karar verdim. Olay ile ilgili soruşturma devam etmekte.

Bu dosyanın avukatı olarak değerlendirmeniz ne yönde?

Cinsel suçlara meyilli insanlar, ekonomik durumu itibarıyla mağdurdan daha güçlüyse hem mağdura ulaşmaları kolaylaşır hem de bunu fırsat olarak görürler. Bu tarz vakaların patron-işçi ilişkisi bulunan işyerlerinde daha çok cereyan etmesi de bundan dolayı. Müvekkilimin yaşadığı mağduriyetin de tam olarak buna benzer olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple gerek adli makamların gerekse de toplumun bu tarz olaylarda daha çok duyarlı olması gerektiği kanaatindeyim.

Bu süreçte dayanmak kolay olmasa gerek. Bu çaresizlik halinin kullanılması çok ağır. Müvekkiliniz size nasıl bir ruh halinde geldi?

Konuyla ilgili hem yüz yüze hem de telefonla birçok kez müvekkille görüşme fırsatı buldum. İşyerinde uzun süre yaşadığı cinsel taciz ve saldırı nedeniyle psikolojik olarak çok yıprandığına, kendisini yalnız ve çaresiz hissettiğine şahit oldum. Olaydan sonra şikayetçi olduğu kişinin daha önce de benzer suçlamalara muhatap olduğunu öğrenmiş. Bu durumun kendisinde ‘failin cezasız kalacağı’ düşüncesini oluşturduğu izlenimini aldım. Zira aynı zanlıyla ilgili daha önce de benzer iddiaların olduğuna dair sosyal medyada birçok paylaşım olduğunu gördük. Fakat bu iddialarla ilgili zanlının daha önce yargılanıp yargılanmadığına, ceza alıp almadığına dair bir bilgim yoktur.

Bu tür vakalarla ilgili genel yorumunuzu alabilir miyiz?

Olayımızda da zanlı olan kişi önce şaka yoluyla müvekkilin tepkilerini ölçmeye çalışmış. Müvekkil olumsuz tepki verince, önce psikolojik ve ekonomik baskı, bundan da sonuç alamayınca eylemleri cinsel taciz ve cinsel saldırı boyutuna ulaşmış.

Kadınların çalışma performansını etkileyen cinsel içerikli söz ve davranışlarla ve düşmanca çalışma ortamı sağlayan bir işverenin bu tutumu hukuk sisteminde hangi maddelerle tanımlanıyor?

Cinsel taciz ve cinsel saldırı suçlarının cezaları TCK’nın 102. ve 105. Maddelerinde düzenlenmiştir. Mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kişi olması ya da aralarında işçi-işveren ilişkisinin bulunması ayrıca suçun nitelikli halleridir. İşyerinde taciz davalarında bu suçların işçi-işveren ilişkisi nedeniyle işlenmesi halinde suçun nitelikli halini oluşturur. Ve suçun sabit görülmesi halinde verilecek cezada da arttırım sebebidir.

Cinsel taciz mağduru olan kadınların sessiz kalmamasını sağlayan, cesaretlendirici etkisi bakımından da önemli bir adım bu davanız bana göre.

Özellikle kadınların işyerlerinde uğradığı cinsel tacizlerin bir çoğunun hiç adli makamlara taşınmadığı kanaatindeyim. Kadının toplumda bu şekilde anılmak istenmemesi, haklarını tam olarak bilmemesi, suç duyurusunda bulunsa bile failin bir şekilde cezasız kalacağı endişesi, yeterli hukuki destek alamaması veya hukuki destek almaya ekonomik şartlarının yetmemesi, suç duyurusunda bulunması halinde işsiz kalma korkusu ya da failin kendisine zarar verebileceği korkusu vs. gibi birçok sebepten dolayı failler yargılanmaktan kurtulabiliyor. Birçok mağdurun da soruşturma ve davaların çok uzaması sebebiyle adalet aramaktan yorulan başka mağdurların durumunu duyduğunda veya şahit olduğunda hak arama enerjisi düşebiliyor. Ve şikayetçi olmaktan vazgeçebiliyor. Bu nedenle bu tür suçların cezasız kalmaması için yargının daha etkin ve hızlı işlemesi gerekmekte. Bunun için de toplumun ve medyanın da bu tarz olaylara karşı daha çok duyarlı ve tepkisel yaklaşması gerekir. Önemle belirtmek isterim ki, benzer durumlarda hukuki destek almaya ekonomik olarak gücü yetmeyen mağdurların, yaşadıkları ilin barolarına bağlı kadın hakları merkezine ulaşmaları halinde, ücretsiz hukuki destek alma hakları var. Bu tarz durumlarda baroların kadın hakları merkezlerinin son derece duyarlı ve etkin çalıştıklarını biliyorum.

İşyerinde cinsel tacizi içeren hem cezaların hem de davalarının artması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Son yıllarda bu tarz davaların daha da arttığını biliyorum. Ancak bu artış, mağdurların artık haklarını daha çok aramasıyla mı ilişkili yoksa gerçekten toplumun etik değerler açısından gittikçe daha çok erezyona uğramasından mı kaynaklı? Bu soruların cevabına ilişkin elimde bilimsel bir veri yok. Ancak toplumun duyarlılığının ve yargının daha etkin ve hızlı çalışmasının bu tarz suçları azaltacağı düşüncesindeyim.

(*) Adını kendi isteği üzerine vermedik. Mahlas kullandık.

Fotoğraf: opiniatimisoarei.ro

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar