Bu günlerin boğucu havasında evimizi soğutan klimaları üreten işçiler köle şartlarına reva görülüyor. Aşırı sıcakta ve günde 10 saat çalıştırılıyorlar. Tuvalete girişleri dahi kartla! Ve işe girdikten altı ay sonra kapı önüne konuluyorlar. Klimasan’ın kadın çalışanları anlattı

Aşırı sıcak havalarda içtiğimiz içecekleri buz gibi soğutan dolapları onlar yapıyor. Gazlı içeceklerin, meyve sularının ve sodaların saklandığı sanayii buzdolaplarından söz ediyoruz. Bu soğutucuları üreten firmalardan biri olan Klimasan’da çalışanların yaşadıklarının yarattığı etki de buz gibi. Fabrikadan atılan kadınlardan biri bize ulaşıyor ve görüşüyoruz. Derya, yaptıkları işin kadın bedenine göre ağır olduğunu ama kadınların burada güçlerinin dışındaki işlerde daha fazla çalıştırıldığını anlatıyor. Patron Brezilyalı.
‘En az 30 kez elim kesildi’
Bu işyerinde, “ne zaman çıkarılacağım” kaygısıyla üretim yapıyor işçiler. Derya’nın “insanlık dışı” olarak tarif ettiği bir fabrika. Diyor ki, “Klimasan’da postabaşıların sözü geçiyor. Bir sayı belirliyorlar. İşçi ekipleri bütün gün o sayıda ürünü tamamlamak zorunda”. Saçlarla (Metal lehva) uğraşıyorlar. Bütün gün onların montajını yapıp, soğutucu üretmek için mesai harcıyorlar. Metal kenarları doğal olarak keskin, eli kesiyor. Eldiven veriyorlar. ‘Bu metalin keskin yerlerinden sizi korur’ diyorlar ama korumuyor. Şimdiye dek en az 30 kez elim kesildi. Benim gibi eli böyle yaralı bir çok işçi arkadaşım var”.
Umut tüccarlığı
İşyerinin tanımı “fabrika” ama adeta merdivenaltı bir işyeri gibi. Altı ay çalıştırıp çıkarıyorlar. En fazla dokuz ay kalabiliyor bir işçi orada. Derya anlatıyor; “İnsanları kullanıp atmak bu. Önce işçi ‘fabrikada bir işim var artık, büyük firma, iş güvencem olur’ diye umutlanıyor. Ne var ki bir yıl dolmadan kapı dışarı ediliyor. Bu tam bir umut tüccarlığı. Sözleşmeli olarak alıyorlar işe. Altı ya da dokuz ay dolunca umutlar sona eriyor. Bazen insaflı davranıp dokuz ya da 11 aya kadar uzatıyorlar! Ama bir istisnai durum var. “Yalaka” olarak adlandırılan kişilikliyseniz ve postabaşlarına yakınsanız biraz fazla kalabiyorsunuz. Fabrika dediğin yerde girip uzun yıllar çalışırsın değil mi? Ama öyle değil. Sürekli insan sirkülasyonu oluyor. Hem böyle kuralsızlar hem de bantlarda çalışanlardan saniyesine kadar hesap soruyorlar”.
Cinsiyetçi tutumlar
Manisa Organize Sanayii Bölgesi’nde kurulu Klimasan deyince, işten nedensiz çıkarılan herkes ortak bir fikre sahip; “Emek sömürücü, insanları aşağılayan bir işyeri”. Diğer yandan işçi kadınlar açısından da sevimsiz durumlar yaşanıyor. Yine başrolde ustabaşları ya da postabaşı denilen adamlar var. Bunlar arasında kadınlara farklı amaçlarla yaklaşanların olduğunu öğreniyoruz. Cinsel tacizci bu tiplerin (ustabaşı, postabaşı) elinde, “uzun yıllar ve en önemlisi güvenceli çalıştırma vaadi” adeta bir silah gibi. Sadece bu cinsiyetçi tutumlarla sınırlı değil vakalar. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri de çok zayıf Klimasan’da
‘İş akdimin feshine son veriyorum’
200 kişi çıkarırken hemen ardından 200 kişiyi işe almak son derece iş ahlakından uzak bir tutum. Çalışma süresi altı ya da dokuz ay olan bir klima üreticisinin kendini savunacağı hiçbir şey olamıyor. Zaten Klimasan işvereni, çalıştırdığı insanların yasal süreye sahip olmaması için son derece titiz(!) davranıyor. Dolayısıyla altı ayı dolan işçiyi insan kaynaklarına çağırdıklarında önüne şöyle bir ifadenin yer aldığı o kağıdı koyuyorlar. “İş akdimin feshine son veriyorum”. İşçi, çaresiz bir biçimde kendisine ait olmayan o ifadenin altına imza atmak zorunda kalıyor. Derya işçi arkadaşının karşılaştığı bu davranışın çok büyük bir hak gaspı olduğunu belirtiyor ve sözlerine şunu ekliyor; “İşçilere saygı duymuyorlar kesinlikle. Amele gibi algılıyorlar. Berbat bir yönetim anlayışı”. Çok eminim ki Brezilyalı işveren, Türkiye’deki işçileri en berbat koşullarda çalıştırabileceğine inandığı için bu fabrikayı satın aldı. Başka yorum gelmiyor lnsanın aklına
Bantı boş bırakmak yasak
Şimdiye dek yaptığımız birçok fabrika haberinde işçinin tuvalete gitmesinden rahatsız olmayan bir patrona henüz rastlamadık. Ellerinden gelse tuvaletleri fabrikalardan kaldıracaklar! Klimasan’da da farklı değil ama sert bir kural koymuşlar. Postabaşı diyor ki işçiye, “Eğer ihtiyacın için banttan ayrılacaksan yerine birini bulacaksın, öyle gideceksin tuvalete. Bantı boş bırakamazsın”. Fabrika içinde herkesin işi gücü var. Hemen birine “tezgahımın başında ben gelene kadar kalır mısın” teklifi yapmak zor olsa gerek. Derya’ya soruyorum; “Yerine birini bulamayınca ne oluyor?” Cevap çok fena: “Ne olacak, kasıklarımız şişene kadar saatlerce tutuyoruz. Ta ki birini bulana kadar”.

İşçiler içerde adeta pişiyor
Bir de yaman bir çelişki var burada. Klima sistemleri üreten işçilerin fabrikada şu korkunç sıcaklarda adeta pişiyor olması. Çünkü kendi işyerinde klima yok! Üretimini yaptığı ürün ona çok görülüyor. Çalışanlar o 40 derece dolaylarındaki hava şartlarından mahvoluyor. Havalandırmalar da yetersizmiş bu arada. 32 yaşındaki Derya, “Fabrikanın geneli zaten çok sıcak. Makinalar da ısınıyor üretim esnasında. Adeta cayır cayır yanıyor gibi sıcaklıkta bir ortam düşünün. Bu ortamda insanların tansiyonu yükseliyor, 14’lere, 15’lere çıkan tansiyon işçileri mahvediyor. Vantilatör var ama bir tane. O da o kadar yetersiz ki, 40-45 derece sıcağa karşı işe yaramıyor. İçeriyi soğutacak bir klima takmadılar. Ki onları biz üretiyoruz”.
Tuvalet için kart basma!
Derya’nın dışında başka kadınlar da en az onun kadar mobbingle karşılaşmış. Montaj çalışanı Y. de (*) hiç nedensiz işten atılanlardan biri. Yaşadığı baskının haddi hesabı yok; “Burada çoğu kişi bir yılı göremiyor. Ben en fazla hayal kırıklığı yaşayanlardandım. Altı ay bile çalıştırmadılar. Bir baktım girişimden 20 gün sonra kapı önündeyim”. Bazı işçileri yıldırmak için her hafta bölümlerini değiştiriyorlarmış. “İşçiyi işlerine geldiği yerde, istedikleri gibi kullanıyorlar” yorumunu yapıyor bu sisteme.”Tuvalete giderken bile kart basılan bir fabrika için ne söylenebilir ki” sözleri ise işyerindeki kölelik siteminin en bariz örneği. En doğal ihtiyacı için bantın başından ayrılırken kart basılıyorsa, “tuvalette sakın fazla kalma” diyen bir işyeri kuralını belletmek istiyorlardır. Derya, paylaşımlarına devam ediyor. O da diğer arkadaşları gibi torpil ve kayırma gibi mobbinglere maruz kalmış; “Torpilin yoksa, postabaşı ile aran iyi değilse aniden işsiz kalabiliyorsun. Ben öyleydim” sözleri hem öfke hem de çaresizlik barındırıyor….
Aşırı baskı işçiler için geçerli
Kadın çalışanlardan D’de (*) bilgi paylaşıyor. Tabii o da atılanlardan biri. İşyerinde ve dışında geçirilen zamanların saniyesinin dahi hesabının sorulduğunu söylüyor. Dinliyoruz; “Bantlarda çalışanlar sıkı denetleniyor. Nerede ne kadar zaman geçirdiler hesap soruluyor ve süreler kayıt altına alınıyor. Fakat bu aşırı sıkılık işçiler için geçerli. Bant dışı bölümlerde mesai saatlerine uyum söz konusu değil. Postabaşı ve beyaz yakalılar diledikleri zaman istedikleri saatte dışarı çıkıp çay ya da sigara içebiliyor. Devamsızlık konusu da sorun. Ayda bir gün devamsızlık hakkınız var. Fakat iki gün devamsızlık yaparsanız tüm primleriniz yanıyor. Diğer yandan, hiçbir şeye karışmayıp işinizi yapacaksınız. Yoksa tek kelimede bile üzerinize o yorum yaptığınız konu ile ilgili bir sorumluluk kalıyor. Bu arada parası da çok az. Asgari ücret üzerinden aylıklar ödeniyor. 26 bin TL”.
O kadar problem var ki. “Kölelik koşulları” deyince herkes gerçeği elbette kavradı. Burada yaşananların deşifre edilmesi, dilerim ki işverene geri adım attırır.
(*) Sadece klima sektöründe değil, bütün sektörlerde işten atılan kadın işçilerin çok büyük bir oranı adını paylaşmıyor genellikle. Nedeni işe alınmama kaygısı. Bu haberde de işsiz Klimasan işçileri isim kullanmayı kesinlikle tercih etmedi.










