Skip to main contentSkip to footer

Genel- İş Şube Kadın Komisyonu Başkanı Özgür Martin: “Kadınların sendikacı olmasını istemiyorlar”

İzmir’de iki sendikacı kadın tutuklandı. Bu zaten sendika yönetimlerine gelebilen çok az sayıda kadın açısından çok önemli bir tehdit. Konuyla ilgili konuştuğumuz Genel- İş İzmir 8 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Özgür Martin, “Tutuklamalar, kadınlara gözdağıdır. Biz buna boyun eğmeyeceğiz. Deniz ve Mine’yi yalnız bırakmayacağız. Herkesi dayanışmaya çağırıyorum” diyor.

Güncel

Genel- İş İzmir Şube Başkanları, İmamoğlu eylemlerinde atılan sloganlardan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla ifadeye çağrıldı. Genel İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve Genel-İş İzmir 3 No’lu Kadın Komisyonu üyesi Mine Bilir tutuklandı, Şakran Cezaevindeler. Genel İş İzmir 8 Nolu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Özgür Martin ile son süreçte kadın sendikacılara yönelik artan tutuklanma, baskı ve engellemeleri konuştuk.

Arkadaşlarının haksız bir biçimde tutuklandığını belirten Martin, kadın sendikacıların tutuklanmasının aynı zamanda bir ayrımcılık olduğunu vurguluyor… Martin, “İzmir’de 10 şube başkanı ve görevlileri ifadeye çağrıldı ve erkek sendikacıların hepsi serbest bırakıldı iki kadın sendikacı tutuklandı.  Bu tabiki kesinlikle bir ayrımcılık. Hakka, hukuka uygun olmayan bir şey yaparken bile cezalandırılan yine kadınlar oluyor. Biz bu konuya öfkeliyiz. Sendikalarda, sendikal faaliyetlerde kadın şube başkanları, çok az. Kadın şube komisyonumuzun tutuklanması muktedirin kadınların sendikal faaliyetler içerisinde de var olmasını engelleme çabası bize göre.  Kadın olarak sendikalarda sayımız çok az. Bu tür tutuklamalarla iyice azalıyor. Emekçi kadınların, sendikal faaliyetler içerisinde kendilerini var edebilmelerini zorlaştırdığı gibi politik isyanımızı, itirazlarımızı, eleştirilerimizi sunabilme yollarımızı kapatıyorlar. Biz kadınlara diyorlar ki  ‘Bakın öne çıkarsanız görev alırsanız kadınların sesi olursanız sizi tutuklarız’. Bu tutuklamalar haksız ve hukuksuzdur” diyor.

‘Kadın komisyonlarından rahatsızlar’

Martin, kadın sendikacıların tutuklanmasının kadınlara verilen bir gözdağı olduğunu belirtiyor. Kadın sendikacıların tutuklanma nedenlerini ise şu sözler ile açıklıyor; “Kadın sendikacılar ile neden uğraşıldığını söylemek gerekiyorsa, asıl muktedir ile kavgamız İstanbul Sözleşmesi.  İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçirilmesi için tekrar imzaya alınması için direten kadınlarız. Kadın işçileriz. 8 Mart’ta, da 25 Kasım’da, İstanbul Sözleşmesi için özellikle İzmir’de son üç yılda sürekli biz kadınlar sokaktayız. DİSK Kadın Komisyonları ülkenin her yerinde artık sokakta ve İstanbul Sözleşmesi’ni unutturmuyor. Kadın cinayetlerine, kadın emeğinin yok sayılmasına karşı çıkıp bunların konuşulmasını sağlıyor. Muktedir de bunu unutturmak istiyor. İstanbul Sözleşmesi’ni,  ILO 190’ı unutturmak istiyor. Her şeyi unutmak istiyor. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz aynı zamanda. Haksızlığa uğrayan kadınların isimleri mıh gibi bizim aklımızda. Bizde bunları sokakta dillendiriyoruz. Duymayan kulakları rahatsız ediyoruz. Tutuklanan iki kadın, kadın işçi mücadelesinde görev alan kadınlar.   Deniz Şahin Gümüşkaya, İzmir’de takdir edilen önemli bir figürdür. Bu nedenle Deniz’e bu yapıldı. DİSK Kadın Komisyonlarını oluşturulduğundan beri bizden rahatsızlar. Kadın komisyonları başkanlıkları, kadın komisyonlarının en az işçi ve üyemizin olduğu yerlerde bile bu komisyonların olmasından çok rahatsızlar. Çünkü hem kadın mücadelesini görünür kılıyoruz. Hem kadın dayanışmasını görünür kıyılıyoruz. İstihdamda kadın emeği görünmeyen bir emektir. Kadın emeğini görünür kılıyoruz. Bunun dışında politik olarak ta yapılan bütün haksızlıklara karşında omuz omuza gelip durabiliyoruz.”

Kadın komisyonunun işçi ve emekçi kadınların bir araya gelip birlikte seslerini çıkarabilmeleri görünür olmalarını sağladığını bunun siyasi olarak onları rahatsız ettiğini söylüyor.   

‘Kadın emeğini görünür kılmaya çalıştılar’

Martin, sendikacılık yapmanın suç olmadığını vurguluyor.  Martin, Deniz ve Mine’nin bir an önce serbest bırakılması gerektiğine dikkati çekiyor. Martin, “İşçi kadınların sesini engellemek istiyorlar. Sokakta da o cezaevinin önünde de her kapıda, her yerde Deniz’nde adını Mine’ninde adını haykıracağız. Ve arkadaşlarımızı alacağız. Hukuki anlamda da süreç devam ediyor. Sendikacılık faaliyeti suç değildir. Sendikacılar zaten siyasetten uzakta olamazlar. İktidarın, egemenin yaptırımlarında bir hata var ise ona karşı durmak zorunda çünkü sendikacıların tabanı emekçidir, işçidir. Bu nedenle sendikacılık faaliyetleri için söyledikleri sözler, yaptıkları çalışmalar hiçbir şekilde cezalandırılamaz.” Dedikten sonra Genel- İş Sendika başkanı Remzi Çalışkan’ın da tutuklandığını ama onu içeriden aldıklarını Deniz ve Mine’yi de alacaklarını belirtiyor. Martin bunun için tüm emekçi kadınların bir araya gelerek dayanışmayı yükseltmesi gerektiğini sözlerine ekliyor.

Kaynak: Evrensel

‘Kadın başınıza bunu yapmayın dediler ama biz yaptık’

Martin, kadın sendikacı olmanın zorluklarını şu sözler ile anlatıyor; “Ben kendi iş yerimde taşeronu örgütleyen işçiyim. İlk sendikalı taşeron işçisiyim kendi iş yerimde. 18 yıldır belediyede çalışıyorum. Taşeron işçilerin sendikal haklarına kavuşması, TİS yetkisini aldıktan beri sürekli, cezalandırılıyorum. Bir kadın olarak bunu yapmış olmaktan dolayı cezalandırılıyorum. Bir erkek olarak bunu yapmış olsaydım bu kadar çok baskı, mobbing, hakaret kavga gürültü görmeyecektim çünkü bunu başka iş yerlerinde yapan erkek sendikacı arkadaşlar benim karşılaştığım şey ile karşılaşmadılar.”  

Deniz Şahin Gümüştekin’in İzmir Karşıyaka’da Kent A.Ş’de de yıllarca baş temsilcilik yaptığını, ona bir kadının yönetici pozisyona gelmesinin bedelini ödettiklerini söyledikten sonra şöyle devam ediyor:  “Bize hep şu söylendi; ‘Kadın başınıza bunu yapmayın’ ama biz yaptık. Bize yapmayın, deme yerine saygı duyulsaydı, omuz verilseydi belki çok daha farklı şeyler yapacaktık. Belki çok daha fazla kadın olacaktık. Çok daha kalabalık olacaktık. Çok daha ileri seviyede olacaktık. Şube Başkanlığı, kadın sendikacı olmak çok zor.”

Bu zorlukları yönetici kadınların başına gelen bu haksızlıkları, hukuksuzlukları gördükleri zaman diğer kadın emekçi kadınların, biz bunlarla uğraşamayız, deyip geri çekildiklerini anlatan Martin, bunların bilinçli olarak önlerine konulduğunun farkında olduklarına vurgu yaptıktan sonra şöyle devam ediyor:  “Kadınların örgütlenmelerinden korkuyorlar. Ücrette eşitlik olmuyor, sosyal hakta eşitlik olmuyor, çalışma koşullarında eşitlik olmuyor.  Eğer kadınların sesi çıkarsa, kadınlar örgütlenirse, hem emeğin dili hem de rengi değişecek ve zorunlu kılacaklar bazı şeyleri yapmaya. O zorunluluğu istemiyorlar. O yüzden kadınların örgütlenmelerini istemiyorlar”

‘Hepimizi alacak cezaevleri yok’

Martin, tutuklama, baskı ve tüm engellemelere rağmen kadın mücadelesinin devam ettiğinin altını çiziyor. Martin, “Bizi alacak, hepimizi alacak cezaevleri yok. Tutuklanmak ile bitmeyiz. Bu doğru bir yöntem değil. Bizler köle değiliz. Bizler iyi yaşamları hak eden onurlu insanlarız.  Biz, bu tutuklamaları kabul etmeyeceğiz.  Buna direneceğiz. Baktılar ki kadın sendikacılar güçleniyor, kadın sendikacılara yöneldiler.  Bizi istemiyorlar hayatlarında, zihniyetleri böyle. Bizim görünmemizi istemiyorlar. Bizde görüneceğiz diyoruz”

Ana fotoğraf: Gündeme bakış

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar