“I. Dünya Savaşı sürecinde yoksul, dar gelirli ve çoğunlukla da yalnız kadınların protesto yapma biçimlerinin renkliliğini, hayatta kalma ve hak arama mücadelelerini, direnişlerini, itaatsizliklerini, gündelik yaşamdaki karşı çıkışlarıyla siyaseti etkileme ve biçimlendirme güçlerini anlamak için bu kitabı okumalı ve tartışmalıyız.”

Elif Mahir Metinsoy’un İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Nisan 2023’de yayımlanan Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Kadınları, Gündelik Yaşamda Siyaset ve Mücadele isimli feminist tarihçilik açısından son derece önemli bir çalışması var elimizde. Yazar kitabın girişinde tarih yazımının merkezine “yoksul, dar gelirli ve dezavantajlı kentli ve köylü kadınları” aldığını vurgulamaktadır (s.4). Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Kadınlarının gündelik yaşamlarını, siyasetle ilişkilerini, çalışma olanaklarını/olanaksızlıklarını, mücadele deneyimlerini ele alan bir kitap sözü edilen. Kitapta kadınların savaş döneminde edilgen olmadıkları hem hayatta kalmak hem de ekonomik hakları için direndikleri, mücadele ettikleri dile getiriliyor.
Kadınların savaş döneminde başta gıdaya erişim olmak üzere çeşitli alanlarda mücadele verdiklerini görüyoruz. Çünkü malum açlık I. Dünya Savaşı boyunca kadınların en büyük düşmanıdır. Gıda yardımında eşitsizliklerin de söz konusu olduğunu öğreniyoruz. Yoksul ve dar gelirli ailelerin kadınlarıyla asker ailelerin gıdaya erişimleri arasında ciddi farklar bulunmaktadır (s.74). Bunun sonucunda sıklıkla patlak veren ekmek isyanlarında kadınlar yoğun bir şekilde katılmakta hatta önemli rol oynamaktadırlar (s.81).
Evsiz kadınların barınma sorunu
Kitapta ayrıntısıyla değinilen diğer bir mesele ise evsiz kalan kadınları ve çocukları ele alan “Barınma ve Konut Sorunu” başlığı altında inceleniyor. Konuyla ilgili bölümde kadınların konut yardımı talepleri oldukça dikkat çekicidir.
Savaşta anne/bekar anne olmak, istenmeyen gebelikler, kadınların çaresizliği, istenmeyen gebelik sonucu doğan çocukların yok edilmesinde sınıf farkı ele alınan meselelerden bazıları (s.149).
Kadınların çalışma yaşamı ayrı bir bölüm olarak kitapta yer alıyor. Kırsal alandaki görünmez kadın işgücü (s.154), kadınların savaş dönemindeki çalışma olanakları, çalışma hayatı üzerindeki kısıtlamalar, kadın işçi taburları bu bölümde öne çıkan bazı başlıklar.
Savaş yıllarında çalışan kadınların sorunlarının ise bugünkünden pek de farklı olmadığını görüyoruz: Ucuz iş gücü ve işsizlik, cinsel taciz, zorlu çalışma koşulları ve sosyal güvencelerinin olmaması, kadın bedeninin denetlenmesi ve iş kaybı dönemin en önemli sorunları olarak baş göstermekte. Kadınların kötü çalışma koşullarına karşı mücadelesi ise elbette eksik değil. (s. 192-208).
Bir de kadınların askere alınma meselesi var o dönemde. Kadınlar askere alımlara karşı halka açık savaş karşıtı gösteri yaptıkları belirtiliyor (s.238).
I. Dünya Savaşı sürecinde yoksul, dar gelirli ve çoğunlukla da yalnız kadınların protesto yapma biçimlerinin renkliliğini, hayatta kalma ve hak arama mücadelelerini, direnişlerini, itaatsizliklerini, gündelik yaşamdaki karşı çıkışlarıyla siyaseti etkileme ve biçimlendirme güçlerini anlamak için bu kitabı okumalı ve tartışmalıyız. Yazarın araştırmacılar için Osmanlı arşivleriyle ilgili dikkat çektiği önemli noktalardan biri ise, “I. Dünya Savaşı yılları boyunca o dönemin Osmanlı bürokratları Osmanlı kadınlarını “kadın” olarak değil, bir erkeğin ailesi olarak kayıtlara geçirir. Onların kayıtlarındaki bu kategoriyi de Osmanlı arşivini kataloglayanlar da devam ettirir” (s.11). Dolayısıyla iğneyle kuyu kazmak misali feminist tarihçilikle ilgili bu ve benzeri çalışmalar çok büyük değer taşımaktadır.










