Belediyeler sadece kadına yönelik yaptığı hizmetlerle değil aynı zamanda bir istihdam alanı olarak da önem arz ediyor. Son dönemlerde erkek işlerine kadınların alınması ile yeni istihdam alanları da açıldı. Kayyuma devredilen belediyelerde ise kadın kazanımları geri alınıyor. Olan biteni belediye çalışanı kadınlarla konuştuk.

İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul’daki seçilmiş CHP’li ilçe belediye başkanlarının tutuklanarak görevden el çektirilmeleri ülke çapında büyük bir itirazla karşılandı. Yaşananları siyasi bir operasyon olarak gören ve karşı çıkan geniş halk kesimleri sadece İstanbul’da değil tüm ülkede tepkisini gösterdi, sokaklara taştı. Bu esasen AKP iktidarına karşı tepki biriktiren geleceği elinden alınmış gençlerin, asgari ücretle geçinemeyen emekçilerin, açlığa mahkum edilmiş emeklilerin, İstanbul Sözleşmesi ile aile içi şiddete karşı savunmasız bırakılan kadınların biriken tepkilerinin açığa vurulmasıydı.
Yaşananlar ve kayyum atanma tehdidi çalışanlar için de büyük belirsizlik ve endişe yaratıyor. Bu kaygıları kadın belediye çalışanları ile ve onları temsil eden sendika ve dernek yöneticisi kadınlarla konuştuk.
İBB’de kadınlar metro, otobüs sürücüsü, itfaiye görevlisi oldular
İBB Çalışanları Derneği (İBBÇ-DER)[i] İBB bünyesindeki birçok birimden çalışanı bir araya getiren bir örgütlenme. Derneğin üyesi kadınlar İBB yönetimine İmamoğlu’nun seçilmesi ile 2019’da yaşanan yönetim değişikliğinin ardından kadınların belediye bünyesindeki varlığının hem nicelik hem de nitelik açısından güç kazandığını aktarıyorlar.
Metro, otobüs, tramvay sürücülüğü, itfaiye, sokak temizliği gibi “erkek mesleği” olarak tanımlanan alanlar dahil olmak üzere birçok sahada kadın çalışanların “görünür hale geldiğini” hatırlatıyorlar.
“Aynı şekilde ofislerde ve görece yönetici konumlarda da kadınların istihdamı arttı. Bu, sadece bir istihdam politikası değil; aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı atılmış önemli bir adımdı” diyorlar.
Sorularımızı yanıtlayan İBBÇ-DER’li kadınlar, kadın mücadelesini de belediyelerde verilen işçi mücadelesinin ayrılmaz, vazgeçilmez bir parçası olarak görüyorlar.
İBB bünyesinde kadın istihdamının ve bunun görünürlüğünün güç kazanmasını “umut verici” bulduklarını aktaran kadınlar, bu dönemde hakları için mücadelelerinin sürdüğünü ve çeşitli kazanımlar elde ettiklerini anlatıyorlar:
“Bu görünürlüğün beraberinde getirdiği sorunlar da vardı. Eşit ücret, işyerinde güvenli ve güvenceli çalışma koşulları, kadınlara yönelik sosyal hakların genişletilmesi gibi temel taleplerimiz için mücadelemiz sürüyordu. Bu talepler doğrultusunda kimi zaman sendikal mücadeleyle, kimi zaman kurum içi mekanizmalarla diyalog kurarak kazanımlar elde ettik. Kadınların çalışma hayatında var olmasının önündeki engelleri hep birlikte kaldırmaya çalıştık” diye aktarıyorlar.
Ve bugün karşı karşıya kaldıkları tabloyu, yıllardır ördükleri dayanışma ağını ve emeklerini tehdit eden ciddi bir durum olarak tarif ediyorlar.
Şöyle diyorlar: “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve yöneticilere yönelik başlatılan hukuki süreçlerin siyasi bir operasyon olduğu açıktır. Bu girişim, yalnızca bir kişiye ya da yönetime değil, doğrudan doğruya kamucu ve halkçı belediyecilik anlayışına yönelmiştir.”
Genel-İş Sendikası Avrupa Yakası 1 No’lu Şube’den kadınlar da belediyelere yönelik operasyonlar ve kayyum atama ihtimalinin, burada çalışan herkes için büyük bir belirsizlik ve endişe yarattığını aktarıyorlar. “Hepimiz seçilmiş yerel yöneticilerle çalışmak üzere göreve gelmiş insanlarız. Ancak bu tür müdahaleler hem iş güvencemiz hem de hizmet verdiğimiz halk açısından ciddi riskler taşıyor. Özellikle kayyum atanan belediyelerde daha önce gördüğümüz gibi liyakatsiz atamalar, işten çıkarmalar ve sosyal hizmetlerin gerilemesi söz konusu oluyor. Geçmiş deneyimlerden de biliyoruz ki kayyum atanan yerlerde sendikal örgütlenmeye ve sendikal haklarımıza saldırılar olmuştu, toplu sözleşmelerimiz askıya alınmış, çalışanlar işten çıkarılmıştı. İBB ve diğer ilçelerde de böyle bir risk olup olmadığı konusunda herkes tedirgin” diyorlar.

Kadın çalışanlar için durum daha kritik
Özellikle kadın çalışanlar için durumun daha da kritik olduğunu vurguluyorlar. “Kayyum atamalarıyla birlikte geçmişte kadın çalışanların yönetimde daha az yer bulduğunu, kadın odaklı hizmetlerin kısıtlandığını gördük. Belediyelerde kadın istihdamının artırılması, eşit ücret gibi kazanımlarımız için mücadele ediyoruz. Ancak kayyumlar geldiğinde genellikle bu kazanımların geri alındığını, hatta kadın çalışanların mobbing ve baskıyla karşılaştığını görüyoruz” diyorlar.
Genel-İş’ten kadın arkadaşların altını çizdiği gibi kayyum yönetimlerinde kadınların işten çıkarılma riski daha yüksek oluyor. Çünkü belediyelerin sosyal hizmet alanları daraltılıyor ve kadınların ağırlıklı olduğu birimler kapatılabiliyor.
İBBÇ-DER’den kadınlar ise özellikle muhalif kimliğe sahip, haksızlıklara karşı ses çıkaran, dayanışma kültürünü büyüten işçilerin kayyum politikaları kapsamında baskı altına alındığını, farklı illerdeki uygulamalarda bunun defalarca yaşandığını hatırlatıyorlar. “Kürt illerindeki belediyelerde görev yapan birçok kadın işçinin görevden alındığını, sürgün edildiğini, yerlerine kayyumlarla beraber gelen ‘kadın düşmanı’ politikaların egemen olduğunu unutmuş değiliz. Şimdi bu tehdidin İstanbul gibi milyonlarca insanın yaşadığı bir kentte ortaya çıkması, hepimizi derin bir tedirginliğe sürüklüyor” diyorlar.
Olası bir seçilmişlerin uzaklaştırılması ve kayyum yönetimi döneminde “beklenmeyen” iş kollarında varlık gösteren kadınların hukuksuz şekilde görevden alınma, sürülme, baskıya uğrama ihtimali ile karşı karşıya kalmasından endişeliler. “Çünkü kadınların geleneksel olmayan alanlarda yer alması, bazı kesimlerce hâlâ ‘rahatsız edici’ bulunuyor” diyorlar.
Anne kart uygulaması
Genel-İş Sendikası Avrupa 1 No’lu Şube’den kadınlar, son dönemde seçilmiş belediyelerin kadın politikaları konusunda ciddi ilerlemeler kaydettiğini belirtiyorlar. “Kadın sığınma evleri, kreşler, kadın dayanışma merkezleri, anne kart uygulaması (daha gelişmişi ebeveyn kart olur diye umuyoruz) şiddet önleme birimleri gibi hizmetler belediyeler eliyle yürütülüyordu” diyorlar. Ancak kayyum atanan yerlerde bu hizmetlerin çoğunun ya kapatıldığını ya da işlevsiz hâle getirildiğini gördüklerini aktarıyorlar.
Sendikanın bu şubesi Beşiktaş Belediyesi’nde de örgütlü. Bu belediyede ve birçok belediyede kadınlara yönelik ücretsiz hukuki ve psikolojik desteklerin sona ermesi ihtimali, şiddet mağduru kadınların başvurabileceği yerlerin kapanması gibi sonuçlarla karşı karşıya kalabilme riskini çok kaygı verici buluyorlar.
Sendika olarak hem iş güvencelerini hem de halkın iradesini savunmaya devam edeceklerini vurguluyorlar.
“Kayyum kadınların kamusal varlığını da hedef alıyor”
“Toplu sözleşme haklarımızın, sendikal haklarımızın, kadın çalışanların kazanımlarının gasp edilmesine karşı duracağız. Mevcut kazanımların üstüne yenilerini ekleme kararlılığımız da devam edecek. Özellikle kadınlar olarak örgütlü hareket etmek, dayanışmayı güçlendirmek ve sesimizi yükseltmek zorundayız. Çünkü kayyum uygulamaları sadece yerel yönetimlerin değil, kadınların kamusal alandaki varlığının da hedef alındığı bir süreç olarak karşımıza çıkıyor” diyorlar.
Yine Genel-İş Sendikası 4 No’lu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Suzan Yavuz Bozdemir de yaşanan bu baskıların toplu iş sözleşmelerinde kadın çalışanlara tanınan hakların korunmasını zorlaştırabileceğini ve kadın çalışanların iş güvencesi konusunda endişelere yol açabileceğini söylüyor. Kayyum atamaları sonrasında belediye çalışanları arasında işten çıkarılma, görev yerlerinin değiştirilmesi ve mobbing gibi uygulamaların arttığını aktarıyor. Hem kadın çalışanlar hem de kadınlara yönelik sunulan hizmetler açısından riskler oluştuğuna dikkat çekiyor.
İstanbul’da seçilmiş belediyelere yönelik geniş kapsamlı operasyonda Şişli Belediyesi’ne kayyum atanmasının ardından basında en çok tartışılan konu kayyumun Şişli’deki Kent Lokantası’nı kapatma kararı alıp almadığı oldu.

Kent Lokantalarında sadece kadınlar istihdam ediliyor
Kent Lokantaları İBB yeni yönetiminin en dikkat çeken ve üzerine çok tartışmalar yaşanan hizmeti. Bunun en önemli sebebi bu lokantalarda dört çeşit yemeğin 40 liraya sunuluyor olması.
Ancak bir diğer konu İBB Kent Lokantalarının sadece kadınları istihdam ediyor olması.
Kent Lokantalarının İBB yönetiminin kadın istihdamını destekleme politikasında öne çıkan bir işletme olduğu anlaşılıyor. Lokantaların X hesabında 8 Mart günü yapılan paylaşımda “İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplumsal cinsiyet eşitliği için her zaman kadınların yanında olacak. İBB’de kadın istihdam oranı yüzde 41,39 artırıldı, 72 bin kadına da özel sektörde istihdam sağlandı” denilmiş.
İstanbul büyükşehir ve ilçe belediyelerinde çalışan kadın emekçiler seçilmiş belediye başkanının, ekibinin ve ilçe belediye başkanlarının hukuki suçlamalarla, yargılanma yapılıp sonucu alınmadan tutuklanarak görevden uzaklaştırılmasına karşılar.
Birçokları, yapılan kitlesel eylemlere katılmamaları, sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmamaları yönünde yöneticilerinden gelen uyarılara maruz kalmışlar. Buna karşın yine çok sayıda çalışan bu karşıtlıklarını göstermekten çekinmemişler. Çünkü yapılanı kendilerine yönelik de bir tehdit olarak görüyorlar.
“Emeğimizi, alın terimizi, kazanımlarımızı ve umudumuzu savunuyoruz. Dayanışmamızdan, direnişimizden, sesimizden vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; biz varsak, umut da var!” diyorlar.
[i] https://x.com/ibb_calisan_der
Ana görsel: xchp










