Skip to main contentSkip to footer

Kadıköy 8 Mart mitingi: Cumhurreisi doğur, kadınlar yaşat diyor

İstanbul Kadıköy’de kadınların bir araya geldiği 8 Mart mitinginde üniversite için İstanbul’a henüz gelmiş olan ve ilk 8 Mart mitingine katılmanın heyecanını yaşayan Ilgın da, kızını cezaevlerinde yaşanan 19 Aralık katliamını protesto ettiği ölüm orucunda 25 yaşında kaybetmiş olmanın dinmeyen acısını alana taşımış olan Selvi Gülmez de miting alanında kadınların bir arada çıkardığı güçlü sesten dolayı daha mutlu ve güçlü hissettiklerini anlattılar. 

Güncel

8 Mart Cumartesi günü, Dünya Kadınlar Günü için İstanbul’da kadınların bir araya geldikleri ilk buluşma noktası Kadıköy oldu. Bahariye ve Altıyol’dan iskeleye yürüyüş yaparak katılan birçok kadın korteji ve doğrudan meydana gelen binlerce kadın Kadıköy İskele Meydanında toplandı. Miting kürsüsünden ortak açıklama okundu. Kürsüden Barış Annesi Rewşan Döner, bir kadın cinayeti ile katledilen Muhterem Evcil’in ablası Çiğdem Kuzey ve LGBTİ+’ların maruz kaldığı baskı ve şiddete ilişkin Trans Pride adına söz alan Defne konuştu.

Bakırköy Cezaevinde tutuklu olan Ece Yıldız Karabacak, Özlem Feza Sezer Bayram, Aynur Cengiz, Ayşe Bengi Çelik, Dilek Pos, Kardelen Taş, Melek Kızılca Ok, Şengül Erdoğan, Ayşe Panuş, İlknur Menengeç, Elif Akgül, Zeyfu Fakir, Alya Akkuş, Esengül Demir, Pınar Aydınlar, Saime Oğuzhan, Sema Barbaros, Semiha Şahin, Berfin Azdal’ın gönderdiği mektup okundu. Mektupta “Kadın cinayetlerine, şiddete, emek sömürüsüne ve savaşa karşı sesimiz daha güçlü çıkmasın diye kadınlar hedef alındı, kadın mücadelemiz bu davada yargılandı, yargılanıyor” deniyordu.

Miting öncesi ve sonrasında 24 kadın gözaltına alındı. Miting kürsüsünden gözaltıların nedeninin Trans Pride adına yapılan konuşma olduğu ifade edildi. Bunun üzerine “Nefrete inat, yaşasın hayat” sloganları atıldı.

Biz de mikrofonumuzu mitinge katılan kadınlara tuttuk. Şimdi sözü onlara bırakıyoruz:

“Tüm işyerlerinde kreş istiyoruz”

Tüm Bel-Sen ve KESK Kadın Meclisi üyesi Nazife Bayrak Tuzlu:

“Burada bir arada olmaktan çok mutluyum, çok güçlü hissediyorum. Birlikte bütün sorunların üstesinden geleceğimizi biliyoruz. Temel problemimiz olan eşitlik, özgürlük, barış… Bunları kadınlar sağlayacak. Birlikte, bir araya gelerek, bu sorunların hepsinin üstesinden geleceğiz, dünyayı sallayacağız diyoruz. KESK olarak bütün işkollarında günlerdir hazırlık yaptık. Çeşitli etkinlikler düzenledik. Öncelikle son dönemdeki tutuklamalar arasında yer alan, şu anda tutuklu olan KESK’e bağlı sendikaların üyesi kadın arkadaşlarımıza, onları unutmadığımızı, kalplerimizin yan yana çarptığını hatırlatmak adına mektuplar, kartlar gönderdik. Bunun akabinde işyerlerinde, işyeri özgünlüğünde çeşitli kadın buluşmaları, kahvaltıları, söyleşileri, panelleri düzenledik. Son bir haftadır tüm bu çalışmaları organize ederek buraya geldik.

Taleplerimiz eşit işe eşit ücret, insanca yaşayacak koşullar ve barış. Bunun dışında tüm işyerlerinde kreşler olmasını, işyerlerinde adaletli ilerlemelerin olmasını, liyakat esas alınarak atamaların yapılmasını, kadın kamu emekçilerinin cam tavanlarla karşılaşmadan önünün açılmasını ve yöneticilik pozisyonlarında yer almaları gerektiğini söylüyoruz. ILO 190 sayılı sözleşmenin imzalanması ve İstanbul Sözleşmesinin özellikle belediye yerellerinde yapılan toplu sözleşmelerde hayata geçirilmesi, maddelerinin uygulanması da taleplerimiz arasında.

“Ailenin dışında da bir hayat var”

Kadın Savunması’ndan Rüya Kurtuluş:

“Bugün çok güzel bir gün, iki eylem üst üste. Şimdi Kadıköy’deyiz bir kadın buluşmasında. Sonra da Taksim’e geçeceğiz hep beraber, aslında erken geçen arkadaşlarımız da var. Mücadele ederek yaşıyoruz. Bugün biraz meydanda kendimizi gösteriyoruz. Ama aslında biz kadınlar evde, sokakta, işyerinde, kampüste, hiç fark etmiyor, her anımız mücadeleyle geçiyor. Ve feminizm o kadar güçlü bir fikir ki bütün kadınlar yaşadığı haksızlıkları, uğradıkları şiddeti görebiliyor artık. Ve buna karşı bin bir biçimde direniyor. O direnişler, o farklı direnişler bugün meydana çıkıyor. Ya da evinde de belki de gelemeyen kadınlar, ya da çalışan, 8 Mart ücretli izin günü olmadığı için çalışan kadınlar işyerlerinde bu direnişi sürdürüyorlar. Güçlüyüz, birlikteyiz, geri adım atmıyoruz. Bu çok güzel, çok iyi hissettiriyor. Hayatı sürekli mücadele ederek, direnerek yaşamak tabi ki yorucu bir şey ama biliyoruz ki kazanıyoruz. En büyük kazanımımız da birbirimiz. Böyle yan yana geldiğimizde yüzümüzdeki gülücükler. Bütün aile dayatması, LGBTİ+’ların yok sayılması, kadınların boşanma hakkına bile göz dikilmesi… Bunların her birini alaşağı edeceğiz, yeneceğiz. Eşit ve özgür günler bizim olacak.

Bu 8 Mart özel bir gündem var. Özellikle ailenin korunması ile ilgili hükümetin başlattığı politikalar kadınlar ve LGBT+’lar için bir saldırı dalgasının habercisi. Zaten başlamıştı. İşte boşanmanın engellenmesi, nafaka tartışmaları, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması… Ama şu an nüfus politikaları üzerinden, ucuz işçi ve asker üretmek üzerinden, genç nüfusun azaldığı söylemleri üzerinden, kadınları doğurmaya ve evlenmeye zorlayan bir dalga geliyor üzerimize. Ve bunu LGBTİ+’ları terörize ederek, düşmanlaştırarak, onlara karşı bir nefret örgütleyerek yapıyorlar. Bu yüzden bu 8 Mart’ta en çok ‘Aile değil kadınız, ailenin dışında da bir hayat var’ diyoruz biz kadınlar.”

“Biz de sigortamız olsun istiyoruz”

Raşide Alabuga Kadıköy’deki mitinge DİSK ile birlikte gelmiş ama kendisi ücretsiz ev işçisi. Evli ve üç erkek çocuğu var. Şunları söylüyor:

Burada çok iyi hissediyorum. Keşke her günümüz böyle olsa, böyle eğlenceli, böyle güzel olsa. Ama maalesef hep eziliyoruz, hep üzülüyoruz. Yani hep yük omuzumuzda. Kadınlar her zaman eziliyor. Özgürlük, varlık, birlik, beraberlik, kardeşlik olsun, daha güzel olsun istiyoruz. Biz de sigortamız olsun istiyoruz, biz de bir geleceğimiz olsun istiyoruz. Bütün harcadığımız emeklerimize karşın kendimizi güçsüz, aciz hissediyoruz. Öyle olmaması lazım. Bizim de bir birikimimiz olsun, çocuklarımızın eline bakmayalım.

Türkan Seven bir yemek şirketinde aşçı yardımcısı olarak çalışıyor. Bu hafta sonu çalışmadığı için, Ramazan’dan dolayı işler azaldığı ve bir hafta izinli olduğu için Kadıköy’e gelebilmiş. Mitinge tek başına gelmiş. Şunları söylüyor:

“Burada olmak çok güzel. Kadınların hepsini görmek, rengarenk hepsi çok güzel. Hepimiz baharın müjdecisiyiz. Elimden geldiği kadar kadınların yanında oluyorum, özgürlüğün yanında oluyorum. İsteklerim çok. Özgürlük, kadınlara özgürlük istiyorum. Cezaevlerini açsınlar. İnsanlar boşu boşuna cezaevlerinde yatmasın. İnsanların ömrü boşu boşuna geçiyor. Kadın özgür değil hiçbir yerde. Ya babası ya kocası ya kardeşi ya polis. Bir şekilde erkekler onun hayatına müdahale ediyor. Kadınlara özgürlük istiyoruz.”

“Ben Cumartesi Annesiyim”

Alana Yeni Demokrat Kadın ile gelmiş olan Selvi Gülmez ise bize şunları anlattı:

“Benim derdim çok büyük. Ben neler gördüm, neler geçti başımdan. Benim biliyorsun kızım (Nergiz Gülmez) gazeteciydi. 19 Aralık katliamında cezaevlerine saldırdılar, insanları öldürdüler. Benim kızım protesto etti, ölüm orucuna gitti. Kızımı 25 yaşında kaybettim. Bir de Lale Çolak, arkadaşı. O da gazeteciydi. İkisi beraber protesto ettiler, ölüm orucuna girdiler, öldüler. Benim bir oğlum var, adı Ali Gülmez. O da cezaevindedir. 25 senedir tek hücrede. Benim oğlum çok şükür hırsız değil, ipsiz değil, sapsız değil. Benim oğlum devrimci. Onun için benim derdim çok büyük. Ben hangi birini anlatayım. Ben kendim ev kadınıyım. Çok şükür üç tane oğlum var. İki tane kızım vardı, kızımın birini kaybettim, şimdi bir kızım var. Çocuklarım var çok şükür. Ben hem de Cumartesi annesiyim. Tamam benim kaybım yok ama ben onları destekliyorum. Ben mahkemede de dedim. Hâkim dedi “Senin kaybın yok, ne arıyorsun?” Ben “Bugün onlara, yarın bana hâkim bey” dedim. Ne arıyorum ne demek dedim. Kaç senedir orada gözaltına alıyorlar polisler bizi. Neler çektik. Polis benim dişimi mi kırmadı, polis benim saçımı mı yolmadı, koparmadı.

Ne isteyim? Zaten dünya nasıl olmuş kızım. Millet para, para, para diye çatlıyor. Tamam parasız olmuyor ama herşey para değil ki.

Zaten bizim Cumhurreisimiz doğur demiş. Yapacak bir şey yok, ne yapak? Millet kudurmuş, cidden insanlar insanlığını unutmuş. Ben hangi birini anlatayım? Biliyorsun, görüyorsun, söylemeye gerek yok ki.”

“Feminizmle ortaokulda tanıştım”

Ilgın Can İstanbul’da üniversiteye yeni başlamış ve bu katıldığı ilk 8 Mart buluşması. Mitinge Üniversiteli Feministler ile birlikte gelmiş. Burada kendini çok mutlu hissettiğini söylüyor:

Zaten çok uzun zamandır istediğim bir şeydi. İstanbul’a gelince ilk işim de bu olacaktı. Ve böyle güzel insanlarla tanıştığım için de çok mutlu oldum. Kadınların bir arada olmasını görmek beni mutlu etti.

Üniversitede kadın dayanışmasını çok fazla göremiyoruz. En azından kendi üniversitem adına konuşayım. Yeni gelen öğrencilere burada yapabilecekleri ya da nerelere başvurabilecekleri konusunda bilgilendirme yapılmıyor. Çünkü yepyeni bir şehre geliyorsunuz ve İstanbul da oldukça büyük bir yer. O yüzden daha çok bilgilendirilmesi gerekiyor, özellikle kadınların. Ben İstanbul’a geldiğimden beri birkaç defa sıkıştırıldım. O yüzden üniversitelerde özellikle yeni gelen öğrencilerin daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda her şey çok güzel geliyor bana. Ortaokuldaki ilk feminizmle tanışan halim çok mutlu şu an.” 

Nevin Pekşen mitinge Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile katılmış. Şöyle anlatıyor:

Birlikte olmak kendini iyi hissettiriyor. Güçlü hissettiriyor. Yalnız olmadığımı hissettiriyor. Sokakta daha rahat yürümek istiyorum. Eşit haklara sahip olmak istiyorum. Hak olarak eşit olmak ve kendimi güvende hissetmek istiyorum. İşten eve giderken mahallemde rahat yürüyebilmek istiyorum. İşyerinde aynı işi yapıyorsam aynı maaşı almak istiyorum. Eşit hakları almak istiyorum.”

Rabia Ayyıldız Kadıköy’deki mitinge Bayramtepe’den DEM Parti’li kadınlarla gelmiş. Burada nasıl hissettiğini soruyoruz, “İyidir, burası çok güzeldir” diyor. Ne istediğini soruyoruz. “Bizim insanlarımız çıksın, yeter, ceza yeter” diyor.

“Kadınların maruz bırakıldığı bütün sömürü koşullarına hayır demek için”

Zehra Hamurcu mitinge EMEP ile katılmıştı. Bize şunları söyledi:

“Burası çok güvenli ve aslında tam da ihtiyacımız olan birliği, bir aradalığı hissettiğim bir yer. Eşitsizliğe, şiddete, yoksulluğa, hayır demek için bütün kadınlarla bir arada, hep bir ağızdan sesimizi çıkarmak, bulduğumuz her meydanda, buradan da çıkıp üniversitelerimizde, okullarımızda, mahallemizde, fabrikalarda yeniden burada duyduğumuz, burada çıkardığımız sesleri oralarda da yükseltmek için güç bulduğum bir yer. 

Birçok şeyin ortaklaştığı, üstümüze gelindiği bir süreç içerisindeyiz. Orta Vadeli Program ile, bu yılın Aile Yılı ilan edilmesiyle aslında kadınların daha fazla sömürüye maruz bırakılmasının yollarının inşa edildiği bir tablo var. O anlamda bugün buraya üniversiteli bir kadın olarak, kadınların maruz bırakıldığı bütün sömürü koşullarına hayır demek, yoksulluk ve şiddetin durmasını talep etmek için geldik. Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın 8 Mart!

Mitingde başka pek çok kortejle katılmış ve tek başına ya da bir, iki arkadaşını alıp katılmış kadın vardı. CHP bayrakları ile katılmış kadınlara da mikrofonu uzatacaktık ama ilerleyen dakikalarda ya alanda bayraklarını toplayarak kalmış ya da alandan erken ayrılmışlardı. TİP’li Kadınlar da alanda kalabalık ve coşkuluydu. LGBTİ+ kortejlerinden bir arkadaşla da konuşamadık, bir dahaki buluşmaya borcumuz olsun. Zaten o alanda bir araya gelen her rengi yansıtmak imkânsız, çünkü alan çok renkli. Diğer yandan da çıkarılan ortak ses çok güçlü. 

Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın dayanışması!

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar