Bağımsız feminist iktisatçı Mascha Madörin’in geçen hafta yaşam hikayesi ve genel anlamda görüşlerini içeren bir röportajını çevirmiştik. İsviçre’de temel gelirle ilgili düşüncelerini ele alan bu söyleşide de Madörin, temel gelirin yalnızca yaratıcı çalışmalar yapmak isteyen sağlıklı yetişkinlere yönelik olduğunu söylüyor ve bakım işlerini içermediği için eleştiriyor.

İsviçre’de kadının geçimini güvence altına alması hâlâ büyük ölçüde erkeklerin ömür boyu, tam zamanlı çalışmasına ve ömür boyu evliliğe bağlı. Birçok kadının güvencesiz çalışıyor. Koşulsuz temel gelir bu eksikliklere çare olabilir mi?
Temel gelir belirli profesyonel gruplara yönelik bir çözümdür. Özellikle serbest çalışanlar ve sanatçılar için bu kesinlikle iyi bir şey olabilir. Böyle bir gelir, eleştirel araştırma yapan bir bilim insanı olarak benim için de harika olurdu. Bir anne olarak benim için iyi bir şey olabilir mi emin değilim.
Mevcut sistemde annelerin işi ya da daha genel anlamda bakım işi ya karşılıksız yapılıyor ya da çok az bir şey ödeniyor. Feministler uzun zamandır buna direniyorlar. Temel gelir onların taleplerini karşılamıyor mu?
Temel gelir esasen kazanılan gelirin yerine geçer. Bu, evimin günlük masraflarını karşılamamı ve gerekirse ücretsiz çalışmamı sağlayabilir. Ancak ben bir anne olarak yatakta hasta olarak yatıyorsam, temel gelir yalnızca yiyecek ve kira için yeterlidir. Bakım veya şu anda gerekli olan dışarıdan alınan çocuk bakımı için yeterli değildir.
Temel gelir tartışması, hayati bakım işini kimin üstlenmesi gerektiğini ve bunu kimin finanse etmesi gerektiğini de açıklığa kavuşturmuyor. Ancak İsviçre’de bu sorun çok ciddidir çünkü refah devletimizde bakım sektörü yeterince gelişmemiştir. Bakım işinin büyük bir kısmının kamu kurumları tarafından karşılandığı İsveç veya Fransa örneğinde, temel geliri farklı şekilde değerlendirmek mümkün.
İsviçre’de politik olarak şu soruyu sormalıyız: Öncelikle ne için mücadele etmeliyiz, temel gelir için mi, yoksa bakım işinin kamu tarafından finanse edilmesi için mi?
Temel gelir zamanı ve işi yeniden dağıtabilmelidir. Bu durum hemşirelik işi için de geçerli mi?
Hizmet sektöründe serbestçe organize edilemeyecek acil durumlar vardır. Bunu yaparsanız mevcut cinsiyet ilişkilerinin yeniden üretilmesine yol açarsınız. İktisatçı Barbara Bergmann şunları söylemişti: Yüksek standartlı bir refah devleti ve genel bir temel gelir. Bunların her ikisine de aynı anda sahip olamazsınız.
Bakım işini göçmenlere bırakmak
Neoliberal düşünür Milton Friedman da refah devletinin yerine bireysel temel gelirin getirilmesini savunmuştu…
Rahatsız edici soru şu: Refah devleti ile temel gelir nasıl finanse ediliyor? İsviçre’de hasta yetişkinlerin bakımına ve çocuk bakımına en az 20 ila 30 milyar frank daha fazla harcanması gerekiyor. Temel gelir devreye girseydi bakım sektörüne bu yatırımlar asla yapılmazdı. Ve bu durumda erkeklerle kadınlar arasındaki eski iş bölümü devam eder ya da bakım işi temel haklardan yoksun göçmenlerin sırtına yüklenir.
İsviçre’de kadınlar artık profesyonelliğe eskisinden daha bağlı ve entegre olmuş durumda. Bu, sistemin temel gelire geçmesi için iyi bir an mı?
Kadınların bakış açısından bakıldığında, bu mutlaka böyledir diyemeyiz. Kadın ve erkeklerin önemli bir bölümü için ücretli iş yoluyla geçimlerini uzun vadede güvence altına almak artık mümkün değil. Aslında yeni çözümlere ihtiyaç var.

Ancak tartışma öncelikle bireyin kişisel gelişim özgürlüğü ile ilgili…
Ve eğer özgürleşmiş kişi hazırda bir sermayesi yoksa stüdyosunu nasıl finanse edecek? Temel gelir, tıpkı günümüzün sosyal yardımlarının bir işletme bütçesi olması gibi yalnızca özel hanelerin işletme bütçesini garanti etmektedir. Temel gelir hayatta kalmak için kesinlikle ihtiyacınız olanı ödüyor. Ama sanat yapmak istiyorsanız ihtiyacınız olanı sağlamıyor çünkü bunu yapmak için altyapıya ihtiyacınız var.
Temel gelir toplumdaki ekonomik aksaklıklara ve risklere son derece bireysel bir yanıttır. Yaratıcı ve anlamlı işler yapmak isteyen yetişkin, sağlıklı insanlar için bir kendini gerçekleştirme hayalidir. Bir kişinin varlığını güvence altına alması aynı zamanda gıda üretimini, insanlara bakmayı vb. de içerir. Birikim ekonomisi yani kapitalizmin yanında bir de yaşam standartının üretim ekonomisi vardır. Ve bu iki ekonomi gittikçe birbirinden uzaklaşıyor. Sorum şu: Temel gelir bu ikiliği yeniden üretmiyor mu?
İsveç+ Modeli
Geçim güvencesinin yeniden düzenlenmesi gerektiği tartışmasız. Ama nasıl?
Toplumsal değişimin başlangıç noktası olarak güçlü bir refah devleti olan “İsveç artı” modelini seçerdim. Mevcut “esnek esneklik” tartışması, küreselleşmenin tekrar tekrar hiçbir hükümetin gerçekten kontrol edemeyeceği durumlar yarattığını varsayıyor.
Bu koşullar altında, ancak devletin önemli sosyal alanları güvence altına alması durumunda, büyük toplumsal aksaklıkların yaşanmadığı, oldukça istikrarlı ve insancıl bir topluma sahip olabilirsiniz.
Temel gelir sadece bir “piyasa ekonomisi artısı” mı?
Temel gelir üç önemli talep içermektedir: İlk olarak, insanların geçimlerini güvence altına alan temel bir gelire sahip olma hakkı vardır. İkinci olarak, kazanç getirici bir işte çalışma zorunluluğu sosyal yardımlardan kaldırılmalıdır. Üçüncü olarak, kazanılmış gelir için sosyal yardım kesintisinin kaldırılması gerekir. Aynı zamanda deney yaşama, yaratıcılık ve kendini gerçekleştirme için de alan yaratır. Temel gelirin baştan çıkarıcı yanı toplumsal denetimden uzaklaşmadır.
Ancak toplumsal açıdan gerekli çalışma sorunu henüz çözülmedi. “İsveç artı”yı tercih ediyorum. Temel gelir başlatıcıları bakım ekonomisinin boyutunu ve önemini tamamen hafife alıyor. Çocuklar bir eve katıldığında ya da insanlar kronik hastalığa yakalandığında yapılması gereken işler iki katına çıkıyor. Ücretsiz iş kadın ve erkek arasında paylaştırıldığında bile bu bir sorundur.
Ekstra işlerin bir kısmı ücretli işe dönüşürse İsviçre tam istihdama doğru ilerleyebilir mi?
İsviçre’de bakım sektöründe istihdamın artması gerekecek ve daha fazla sosyal harcamaya ihtiyaç duyulacak. İsveç, ekonomi krize girmeden bunun mümkün olduğunu gösteriyor, tam tersi.
Söyleşi: Lotta Suter










