Skip to main contentSkip to footer

Öfkeyi kaybetmemek ve ZSR’de işçi katliamı

Cumhurbaşkanı ve bakanlarının düğününde yer aldığı ZSR Patlayıcı Sanayi Fabrikası ortakları, teşvikler ve vergi indirimleri ile ihya edilirken fabrikada yaşanan patlamada 8’i kadın, 3’ü erkek 11 işçi yaşamını yitirdi. Bu katliamla 2024’te işçi ölümleri iki bine yaklaştı. Her katliamda olduğu gibi yine soruşturma açtı bakanlık, 10 kişi gözaltında. Peki ya öfkemiz?

Balıkesir Karesi’de 24 Aralık sabahı mühimmat, madenlerde kullanılmak üzere sivil patlayıcı, av ve spor fişeği üretilen ZSR Patlayıcı Sanayi fabrikasında meydana gelen patlama ve çökme nedeniyle 8’i kadın 3’ü erkek, 11 işçi yaşamını yitirdi, 7 işçi yaralandı. Otopsi işlemleri sonucu hayatını kaybeden işçilerin kimlikleri belirlendi. Kadın işçilerin isimleri şu şekilde; Tuğba Demir (21), Özlem Özçakır (33), Tuba Sert (41), Seda Akın (35), Seçil Çapa (24), Müberra Sönmez (45), Selin Karanlıkoğlu (27) ve Elif Özgür (19).

İşçilerin yaşlarına baktığımızda neredeyse tamamının oldukça genç işçiler olduğu görülüyor. Bu da 2015 yılında HaberTürk’te yer alan “Türkiye’nin dinamitçi kadınları” başlıklı haberdeki şu bilgileri doğruluyor: “Balıkesir merkeze bağlı Kavaklı, Üçpınar ve Tatlıpınar köylerindeki genç kızlar 18 yaşını doldurur doldurmaz, Yavaşçalar Fişek ve Dinamit Dolum Fabrikası’nda çalışmak için başvuruyor. Fabrikanın toplam 350 olan çalışan sayısının 105’ini bu 3 köyden gelen 18-40 yaş arası kadınlar oluşturuyor. Genç kızlar, ilk zamanlar biraz kaygılansalar da kısa zamanda binlerce av tüfeği fişeği üretip, paketleyecek hale geliyor. Dahası binlerce fişeğin yanı sıra gerçek mermi, kovan, barut, saçma hatta dinamit üretiminde de yer alıyorlar.” Ve ekliyor haberin yazarı, “Patlayıcı madde imalatı yapan fabrikanın en riskli ve tehlikeli bölümü, dinamit kapsülünün montajlandığı yer. Fabrikanın bu ünitesi sadece kadın çalışanlardan oluşuyor. 17 kadın personel çalışıyor. İş kazası riskinin çok yüksek olduğu bu bölüme sadece kimya mühendisinin parmak iziyle girilebiliyor.”[1]

Haberde kadınların çalışma koşullarına ilişkin seslerden ve mühimmat içeriğinden kaynaklı kaygı altında çalıştıkları bilgisi hafifletilerek verilmeye çalışılsa da kadın işçilerin anlattıkları içerisinde işçi sağlığı ve güvenliği konusunda bilgi sahibi olmak mümkün. 2015’ten bu yana işçilerin haklarında ve işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yaşanan kayıplar-gerilemeler göz önünde bulundurulduğunda tabloya dair daha fazla fikir sahibi olmak mümkündür.

Haberin üzerinden geçen 7 ay sonra yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ve devamındaki gelişmeler, fabrikaya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulmasıyla sonuçlanıyor. Artık ZSR Patlayıcı Sanayi adıyla faaliyet yürüten fabrikanın bu süreçte sadece ismi değil, kapasitesi ve çalıştırdığı işçi sayısı da değişiyor. Katliamın yaşandığı günlerde fabrikada 10’un üzerinde bölüm olup yaklaşık 608 işçinin çalıştığı biliniyor.

Şirkete vergi muafiyeti, teşvik ile ihya!

TMSF’ye devredilen şirket, TMSF tarihinde ilk kez ihalesiz bir şekilde ve hükümete yakınlığı ile bilinen sermaye grubu Kalyonculara satıldı. Ömer Faruk Kalyoncu’nun Turkuaz Medya’yı da bünyesine kattığı Zirve Holding’in bir parçası olan ZSR, belli oranda hissesini Çekya menşeli Topalipo A.Ş’ye devrediyor. Bu şirketin yönetim kurulu başkan vekilliği görevini yürüten kişiye baktığımızda ise karşımızda en az Ömer Faruk Kalyoncu kadar hükümete yakınlığı ile tanınan başka bir isim daha çıkıyor. O da Zafer Topaloğlu…

Her iki ismin şöyle bir ortak yanı var: Düğünlerinde baş konuk Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan. Hatta Kalyoncu’nun düğününe Erdoğan’ın katılımı tek başına yetersiz geldiğinden dönemin 11 bakanı da düğünde boy gösteriyor. Kuşkusuz cumhurbaşkanının da bakanların da düğünlerde bulunma hakkı mevcut. Ancak samimiyetin bununla sınırlı kalmadığını ve şirketin el değiştirdikten sonraki dönemde vergi indirimleri ve teşviklerden sonuna dek faydalandıklarını görüyoruz.

2019 Şubat’ında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı teşviklerinden yararlanan şirkete, 8 milyon 862 bin, Mayıs 2019’da 1 milyon 305 bin, 2020 yılında ise 118 milyon 800 bin TL değerinde kaynak aktarıldı.

ZSR’nin Balıkesir’deki üretim tesisi, 2022 yılında “proje bazlı devlet yardımı” verilecek projeler arasına alındı. Proje sonunda sabit yatırım tutarı 768 milyon 168 bin 447 lira olarak öngörülmüştü. Şirkete sağlanan bu teşviklerle KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, faiz desteği, çeşitli oranlarda eklenerek biriken vergi indirimi, en az 7 yıl sigorta primi işveren hissesi ödeneği elde etti. Şirket bu teşvikler sayesinde gelirlerinden ödemesi gereken yüzde 25 oranındaki kurumlar vergisini 2023 yılında hiç ödemedi. 2022 yılında 253 milyon TL olan vergi matrahının yüzde 0,34’ü oranında, 2021 yılında ise 52,4 milyon TL olan matrahının yüzde 0,68’i oranında vergi ödedi.

Valilik bakmış ama görmemiş mi?

Teşvikler ve vergi indirimleri ile elde ettikleri kârı, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda bölüşmeye yanaşmadıklarını yaşanan katliamdan görmek mümkün. Evrensel’de konu ile ilgili yer alan haberde[2], ZSR’nin üretim yapabilmesi için alması gereken belgelerin eksik olduğu belirtiliyor.

11 işçinin ölümüne neden olan ZSR web sitesinde patlayıcı imalatıyla ilgili aldığı izin ve kalite belgelerini “Belgelerimiz” başlıklı bölümde yayınlamış. Bu bölümde madenler için patlayıcı imalat izni belgesi ve yeraltı emülsiyon belgeleri yer alırken; patlayıcı üretimi yapan şirketlerin alması zorunlu olan Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik gereği hazırlaması gereken belge yayınlanmamış durumda.

“Büyük endüstriyel kazaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilmesi zorunlu. Bakanlık bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kaç kaza bildirimi yapıldığını ve bu kazaların içeriklerini kamuoyu ile paylaşmıyor” diye de belirtiliyor Evrensel haberinde.

Bu belgenin eksik olduğunun bilinmediği düşünülürse, fena halde yanılgıya uğrarız. Çünkü hızlı bir tarama ile Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu’nun patlamadan 10 ay önce, şubat ayında fabrikada incelemede bulunduğu görülecektir. Patlayıcı sanayi alanındaki faaliyetleri ve işletmenin güvenlik önlemlerini gözlemleyen Vali Ustaoğlu, işletmenin başarıları ve gelecek planları hakkında olumlu izlenimler edindiğini belirtmiş bu inceleme sonrası.

Kimin güvenliğini, nasıl gözlemlemiş? Hangi başarılar ve planlar hakkında nasıl bir olumlu izlenim edinmiş? Bunları bilemeyiz ama bu kamu görevlisinin de görevini yapmayarak ya da eksik yaparak en az patronlar kadar işçi katliamından sorumlu olduğu açık.

Myanmar’a katliam için mermi tedariki yapılmış

İşçilerin katledildiği bu şirketin mazisinde de dikkat çekici iddialar var. Sendika.org’da yer alan habere[3] göre ZSR Patlayıcı’nın adı 1 Şubat 2021’de Myanmar’da gerçekleşen askeri darbeyle de anılıyor. Darbenin ardından sokaklarda darbeye karşı direniş sürerken direnişçiler üzerinde kullanılan silahların ve mermilerin tedarikine dair Türkiye ve İtalya’nın da adı geçiyordu. Birmanya (Myanmar) Siyasi Tutuklular Destek Derneği, AAPPB’ye göre eylemlerin başından bu yana 500’den fazla kişi ölürken 2500’ü aşkın kişi de tutuklandı. Uluslararası Af Örgütü’ne bağlı Crisis Response Evidence Lab, eylemlerde ortaya çıkan şiddet vakalarına ait 50’den fazla videoyu analiz ederek bir rapor hazırlamıştı.

Uluslararası Af Örgütü Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı Sanayi A.Ş’ye ait Yavaşçalar YAF markasının ürettiği mermilerin İtalyan Fransız şirketi olan Cheddite’den alınan parçalarla yapıldığını iddia ediyordu. Bu araştırmayı yapan ve belgeyi hazırlayan çalışma grubu, Cheddite ve ZSR şirketlerine cevap hakları doğduğu için ulaşmaya çalışmış ancak geri dönüş alamamıştı.

Toplu ölümleri kanıksadık mı?

Durum böyleyken işçi katliamı sonrası başka bir konuda daha sorunlu bir tablo açığa çıktı. Belki bunu söylemek için erken ancak bu katliam sonrası toplu işçi ölümlerine dair toplumsal muhalefet içerisinde de bir kanıksama mı yaşanıyor, sorusunu sormadan edemiyor insan. Çeşitli kurumsal-yazılı açıklamaların dışında sokağa taşan bir öfkeye dönüşmeyen ZSR’deki bu işçi katliamı, oysa tüm yönleri ile bir ülke gerçekliği tablosu sunuyor.

Asgari ücretin açlık sınırının altında bırakıldığı, işçi-emekçiye yüzde 30 zam yapılırken işveren desteğinin yüzde 43 olarak belirlendiği, işçi tarafını temsil eden söz konusu konfederasyonun asgari ücret belirleme toplantısının sonuncusuna katılma zahmetinde dahi bulunmadığı, yine aynı konfederasyonun belirlenen ücrete karşı sokağa çıkıp fabrikalarda üretimi durdurmak yerine “küstüm, oynamıyorum”culuğu tercih ettiği, ana muhalefet partisinin kendi belediyelerindeki işçilere yaklaşımı ortadayken konfederasyon başkanına efelenerek asgari ücreti protesto ettiği, daha geçtiğimiz eylül ayında beş işçiye mezar olan Oba Makarna’nın CEO’sunun, ülkenin Ticaret Bakanı elinden “İhracat Yıldızı” ödülü aldığı… ve sadece İSİG verilerine göre 2024’ün sadece 11 ayında en az 1708 işçinin yaşamını yitirdiği bu coğrafyada bir fabrikadaki patlamada 8’i kadın işçi, 11 işçinin toplu bir şekilde ölmesi, öfkeye dönüşmüyorsa… ne demeli?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, işçilerin cenazesinde fabrikadaki patlamayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 10 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Kimler gözaltına alındı, inanın hiç önemli değil. İstedikleri kadar soruşturma başlatıp onlarca savcı yetkilendirsinler, gözaltı ve tutuklama yapsınlar… Davalar patronlar lehine sonuçlanıyor. Bunu tersine çevirebilmenin yolu, sadece ve sadece bu katliamların hesabını birlikte, sokakta sorabilme gücünü ısrarlı bir şekilde sürdürebilmekten ve peşini bırakmamaktan geçiyor. Öfkeyi kaybetmemekten, alışmamaktan geçiyor.

Fotoğraf: damga.com


[1] https://www.haberturk.com/gundem/haber/1163958-turkiyenin-dinamitci-kadinlari?page=3
[2] https://www.evrensel.net/haber/537790/balikesirdeki-zsr-fabrikasinda-patlama-11-isci-oldu
[3] https://sendika.org/2024/12/12-isciye-mezar-olan-zsr-patlayici-myanmar-darbesinde-halka-karsi-kullanilan-mermilerin-de-mi-ureticisi-716997

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar