Skip to main contentSkip to footer

Kadın Emeğinin Peçelendiği İpek Halı Dokumacılığı

Kadınların el becerileri ve saklanan emeği üzerinden kendini var eden bir sektör halı dokumacılığı. Fabrikasyon işler bir yana evlerdeki üretim sürecinde kayıtsız işçilik, çocuk işçiliği, sağlığa ve sosyal hizmetlere erişememe, farklı hanelerin farklı yevmiyelere tabii olması, erkeklerin kazanca el koyması gibi ciddi sorunlar yaşanıyor. İpek halıcılığı ise fiyatı artsa da dokumacının ücretinin artmadığı tam bir sömürü çarkı.

Şirin Tekeli’nin Türkiyeli feministlere bıraktığı mirasa katkı sağlamak amacıyla Dipnot Yayınlarından çıkan “Alışın Her Yerdeyiz! Mahcup Feministlerden Feminist Aktivistlere” adlı kitap Funda Şenol ve Sevgi Uçan Çubukçu tarafından hazırlandı. İçerisinde birçok araştırmanın yer aldığı kitap üç bölümden oluşuyor. Cumhuriyet’in aile kurgularını yeniden düşünmekten kına gecelerine, Yazko Kadın Dizisi’nden Gongo’ların toplumsal cinsiyet politikalarına etkilerine kadar daha burada değinemediğim birbirinden kıymetli makaleler var. Bu makaleler arasında “Koza-Hane-Kent İpek Halının Peçelendiği Görünmez Kadın Emeği” adlı araştırma Kadınİşçi olarak hemen dikkatimizi çekti. Araştırmanın sahibi Pınar Karababa Demircan ile bir söyleşi yaptık. Keyifli okumalar…

“Koza-Hane-Kent İpek Halının Peçelendiği Görünmez Kadın Emeği” ismiyle çıkan araştırmanızda dokuma tezgahlarında görünmeyen kadın emeğini görünür kılmaya çalışıyorsunuz. Bu konuyu çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Halı çocukluğumdan beri dolaylı olarak ilgimin olduğu bir ürün. Ben çocukken kendi ailem içinde de halı dokutuluyordu fakat o ilişki ne kadar emekçiye saygı gösterilen bir ilişki de olsa yine de emekçinin kendi hikayesini ve halı dokumanın zorluklarını öğrenebileceğim bir tarafta değildim. Büyüyüp emek hareketleriyle ilgilenmeye başlayınca ve özelikle kent ortamındaki görünmez emek türlerini araştırmaya başlayınca halı dokumanın arkasındaki ilişkileri görme fırsatım oldu. Sonrasında 2017 yılında Gaziantep’teki çalışmalarım sırasında halının toplumsal bir mekân olarak da önemini görebileceğim bir deneyimim oldu. Bir süre hastanede yatmam gerekmişti. Hastanede yatan bir yakınını ziyarete gelen pek çok yoksul aile, barınmanın getirdiği ekonomik yük nedeniyle hastane bahçesinde kişisel barınak olarak yanlarında halı getirip hava da ılıman olduğu için haftalarca o büyük halıların üstünde yaşayıp uyuyarak yakınlarını bekliyorlardı. Bir halı bir ailenin tüm bireyleri için geçici bir ev görevi görüyordu. El dokuması olan ve önceki kuşaklardan miras kalan bu halılar, bir aileye bahçede kendilerine ait sınırlandırılmış bir alan sağlayacak büyüklükteydi. Bir anlamda, halıların bahçedeki görevi evdekiyle aynıydı: zemini sıcak tutmak gibi halılara atfedilen temel kullanıma ek olarak, üzerinde çocukların oynayarak büyütülebileceği ve yer sofralarında yemeklerin servis edilebileceği bir ortak alan sunmak. İpek halı ise değerinden dolayı böyle bir ilişki yerine temassız bir ilişkinin kurulduğu fakat halının değeri ne kadar artarsa artsın dokumacısının yine çok kazanamadığı daha meşakkatli bir üretim süreci içeren bir halı türü.

İpek halıda küçük kızların ince parmakları

Makalenizde halının anonim bir ürün olması nedeniyle kadın emeğini peçelediğini, peçenin altındaki yıpratıcı emek süreçleri onu dokuyan kadınlarla kaybolduğunu yazmışsınız. Bunu biraz açabilir misiniz?

Halı bir imza içeren bir zanaat ya da sanat türü olmadığı için o imzanın peşinden düşüp sanatçısını/zanaatçısını bulabileceğimiz bir ürün değil. Bu anonimliğin getirdiği pek çok sorun var. Mesela onu dokuyanların çocuk mu yetişkin mi olduğu, kaç kişi olduğu, meslekte gözlerin kaybı yoğun olduğundan dolayı aslında zorunlu olan altı aylık muayenelerin yapılıp yapılmadığı, sağlık sigortalarının olup olmadığı bu ürün üzerinden ulaşabileceğimiz bilgiler değil. Ancak üreticiler formal sektörde üretim ve satış yapan yerlerse bunun takibi olabiliyor. Çoğunlukla evlerde yapılan dokumalar kayıtsız işçilik, çocuk işçiliği, sağlığa ve sosyal hizmetlere erişememe, farklı hanelerin farklı yevmiyelere tabii olması, dokumacıların ataerkil sebeplerle kazandıkları meblağı ellerine alamamaları gibi pek çok sömürü ilişkisinin içinde üretiliyor olabilir. Bu çerçevede buradaki eşitsizliği diğer metalardan ne ayırıyor diye sorarsanız cevap ipek halının satış fiyatları ile üretim fiyatları arasındaki korkunç uçurum olurdu. Belirtilmesi gereken bir nokta benzer eşitsizlik ve sağlık sorunlarının sayıca daha az ve çoğunluğu erkek olan halı tamir işçilerinde de görünüyor olduğu fakat dokuma tercihlerine bakıldığında yoğun olarak çocukluğu ve yetişkin hayatının sosyal hak dahilinde çalışma hakkı elinden alınan kesim kadınlar. İpek halı dokuması ince parmakları gerektiriyor, bu sebeple en azından eskiden tercih edilen emekçi grubu kız çocukları. Kadınların ataerkil sistemde hane ile eşleştirilmesinden, hanenin neredeyse onların ikinci doğası sayılmasından dolayı evde üretim için halı dokumak da daha çok kadınların yönlendirildiği bir iş türü. Bu sayede tüm aile kadın emeğinden kalkınabiliyor fakat ev sınırları kısıtlayıcı sınırlar olduğu için bu emekçiye her zaman emeği üzerinden bir özgürleşme ve güçlenme getirmiyor.

Kaynak: Edirne TV

Makine eller

Sahada bir kadın olarak ne gibi sorunlar yaşadınız? Sorun yaşadınız mı?

Araştırma aşamasında, kadın dokumacılara erişim en büyük zorluktu. Halı satıcılarının kadın dokuyucuların isimlerini vermesi, Türkiye’deki ipek halı endüstrisinin kayıt dışı doğasının itiraf edilmesi anlamına gelecekti bu yüzden kendileri başka pek çok bilgiyi bana cömertçe iletse de bu bilgiyi onlardan alamadım. Ayrıca günümüzde, eskiden dokuma sokakları olarak bilinen İstanbul ve Hereke sokaklarından dokuma tezgâhlarının sesini duymak mümkün değil. Çok daha az insan bu işle uğraşıyor. Bir kadın araştırmacı olarak, bazı halı satıcıları tarafından rahatsız edici bilgiler toplayan anlamsız bir amatör muamelesi gördüm ve bir vakada kadın görüşmeciler bulma konusundaki yetersizliğimden dolayı suçlandım. Onları işten çıkarken takip etmeyi akıl etmemişim. Mülakat veren halı satıcısına göre, onları takip edecek kadar “zeki” olsaydım, araştırmamı tamamlamış olacaktım. Bu cevap, bir bilgi gizleme girişimi olmasının yanı sıra, ben de dahil olmak üzere kadınların satıcıların gözündeki konumunu açıkça ortaya koyuyordu: sahiplerin ürünü ele almasını sağlayan makineler, bilgi için takip edilip hayatlarına fütursuzca girilebilecek ürünü elde etmek için basit pazarlıkçılar; makine eller; bilgi için takip edilecek pasif varlıklar.

Evde halı dokuyanların hiçbir sosyal hakkı yok

Dokumacı kadınların çalışma koşulları nasıl?

Çok değişken koşullar var. Bugün piyasa daha küçük bir piyasa olduğu için mağaza camekanlarında turistler görsün diye halı dokuyanlar da var, formel dokuma atölyelerinde sigortalı çalışanlar da, evlerde dokuyup bütün sosyal haklardan muaf tutulanlar da. İlk iki grup sosyal haklara ve sağlık hizmetlerine erişebiliyor fakat hane içinde dokuyan kişilerin böyle bir şansı yok. Eğer satıcı ile anlaşmayı yapan aracı hanenin erkekleriyse kazanılan paranın kullanımında hiçbir karar mekanizmasına katılamadan bedenin ileriki yaşlarda sakatlanması pahasına çok yüksek saatler halı dokuyarak yaşayan kadınlar da var. Bu sebeple benim konuştuğum dokumacı kadınların çoğu evlenme çağı geldiğinde evlenip ev sorumluluklarını bahane göstererek halı dokumayı bırakmış ve benzer bir sömürüye maruz kalmasınlar diye çocuklarına da öğretmemiş. Kadınlar kendi dokuma süreçlerinde belki emekçi olarak güçlenememişler fakat bilgi aktarımını ellerinde tutup aktarmayarak sonraki kuşakların ezilmesini engellemişler.

Sembolik değer üzerinden gelen öz saygı

Bu anonim ürün olan halının emekçileri kadınlar kendi yaşamlarına, çalışma koşullarına dair görüşmelerde neler anlatıyor?

Çocukken başlayan kadınların çoğu üzücü ve travmatik bir kayıp çocukluk hikayesine sahip. Arkadaşları sokakta oynarken, okula giderken onlar halı dokumuşlar. Yazın hep beraber köylerine gitmişler, köy tatili yerine orada da halı dokumuşlar. Çok uzun saatler tezgâh başında kalınması gerektiği için bir görüşmeci televizyon izleyebilsin diye annesinin tezgahına ayna yerleştirdiğini anlatıyor, bir başka görüşmeci elektrik kesilsin de dokuma bitsin diye köyde trafoyu patlatmaya çalıştıklarını… Buna karşılık birkaç kadın da aile içinde bu emeğin kazancı sayesinde saygı kazanmış. Mülakatları yaparken aynı sektörün içinde ve hep daha üst kademelerde çalışan erkekler -mesela aracılar, üreticiler, satıcılar- halıya paha biçilmez değerler verirken kadın emeğini küçümseyip sadece cep harçlığına, boş zaman meşgalesine indirgiyorlardı çünkü emeğe değer verdikleri anda bu emeğin karşılığını da vermeleri gerekecek. Oysa ki kadınlar zaten bunu dokudukları için ne evin başka bir işiyle, ne eğitimle ne de herhangi bir boş zaman aktivitesi ile uğraşabiliyorlar. Kadınlar kendi emeklerinden bahsederken onu asla küçümsemeden bahsediyorlar, ürünlerinin sanatsal değerinin farkındalar, kendilerinin bir sanatçı olduğunu düşünüyorlar. Az sayıda kadın ailesi içinde önemli bir konum kazanmış bu emekten dolayı ama hepsinin öz saygısı çok yüksek. 

Halı dokuyan kadınların ailesi ile ilişkilerine, hayallerine dair görüşmelerde sizi en çok etkileyen neydi?

Ben yitip giden çocukluk hikayelerinden çok etkilendim, mülakatların en zor taraflarından biriydi. Bunun karşısında duran hissi yaratan ise onlardan dokudukları halıların onların evinden çıktıktan sonraki hallerini hayal etmelerini istediğim kısımdı. Kadınlar dokumacı olarak az kazandıklarından piyasada halıların ne kadara satıldığını tam bilemiyorlar fakat yüksek fiyata satıldığına dair bilgileri var. Kendi halılarının büyük, varsıl evlerde sanat eseri olarak duvara asıldığını kıymet ve saygı gördüğünü düşünüyorlar. Bir emekçinin emeğinin ekonomik değeri üzerinden güçlenememesi fakat sembolik değeri üzerinden öz saygı kazanması benim için emeğin niteliğine dair çok önemli bir örnek oldu.

Ana fotoğraf: hayatinicinden.com

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir

Son Yazılar