Babası okutmadı, liseyi açıktan bitirdi. Bugün iki çocuğu var Canan A’nın., ailesinin kendisinden esirgediği eğitimi, kızına sunabilmek için çalışıyor. İstanbul’da büyük sitelerde günübirlik “güvenlik” elemanı olarak çalışan genç kadın, “Bazen kuryeler sırf kadınım diye zorluk çıkarıyor, bazen de malikler veya site yöneticisi ek işler buyuruyor” diyor.

Her insan bir dünya, her dünya bambaşka hikaye… Oturduğum semtte evime yakın büyük bir sitenin önünden geçerken gördüm onu. “Güvenlik ve Danışma” kabininde tek başına çalışıyordu. Halbuki o sitenin güvenliği yaşlıca bir adamdı. Gidip ‘Merhaba’ dedim. Kadınişçi’den bahsettim… Hemen telefonu alıp keeart.com.tr sitemizi inceledi, ışıl ışıl gözler ve yüzünde büyük bir memnuniyetle kendi hikayesini anlatmayı kabul etti.
Canan A., 37 yaşında hayat dolu bir kadın. On yıl kadar çeşitli fabrikalarda işçi olarak çalışmış. Son beş aydır da İstanbul’un farklı semtlerinde, güvenlik çalıştıran sitelerde “günübirlik” görev alıyor. İstanbul’da herhangi bir sitede güvenlik olarak çalışabilmeniz için, “Güvenlik Kimlik Kartı”nızın olması gerekiyor. Bunun için de “Özel güvenlik sertifikası” almanız şart. Bu konuda eğitim veren kurumlardan genellikle 90 saat, hukuk, ilk yardım, yangın önleme gibi konularda eğitim alınıyor. Eğitimin ardından yapılan sınavda başarılı olanlara sertifika veriliyor. İşte bu eğitimi alıp e-devlet’ten başvuru yapanlara, “Güvenlik Kimliği Kartı” çıkarılıyor. Tüm bu işlemleri halledip Sitelere Güvenlik Hizmeti sunan aracı şirketlerden birine kayıt yaptıran Canan A., “günübirlik” olarak hem sigorta primlerini doldurmaya, hem de evine ekmek götürmeye çalışıyor.
Canan A., yaptığı işi ve şartlarını şöyle anlatıyor, “Bugün buradayım, bazen de İstanbul’un başka bir yerinde daha büyük veya daha küçük bir sitede. Ama işim belli ‘güvenlik’ olarak çalışıyorum. Daha çok, sitenin güvenliği hasta olduğunda ya da daimi çalışıp ‘izinli günlerinde’ o çalışanın yerine beni gönderiyorlar. Yani bir nevi joker elemanım.”
“Geceleri çalışmaktan korkuyorum”
On dokuz yıldır evli olan, biri üniversiteye, diğeri ilkokula giden iki çocuğu bulunan Canan A., “Geceleri çalışmaktan korkuyorum. Çünkü bulunduğunuz site bazen şehirde yol kenarında da olabiliyor. Bu yüzden güvenlik elemanı olarak gece şartı olmayan ve oturduğum semte yakın günü birlik işleri kabul ediyorum. Benim şartlarıma uygun iş çıktığında, kayıtlı olduğum firma bana haber veriyor. ‘Yarın buraya gider misin?’ diye sorup konum atıyor. Beş aydır sitelere güvenlik olarak görev alıyorum. Daha önce metal sanayi sektöründe; araba parçası üreten yerler, cep telefonu montaj hatları gibi dört farklı fabrikada on sene kadar çalıştım. Oralarda üretim ve kalite operatörlüğü yaptım. Zaten fabrikalarda ne yapabiliyorsanız ya da size ne gösterirlerse onu yapıyorsunuz. Ben ekstra olarak bu sektördeki ihtiyacı fark ettim. Onu da alayım bulunsun istedim. Bu sayede ‘Güvenlik Kimliği Kartı’m da var artık. İyi de yapmışım çünkü belgeniz, kimlik kartınız olmazsa böyle bir işi yapamıyorsunuz. Bu devirde çok yönlü olmak zorundasınız çünkü geçinmek çok zor” diye konuşuyor.
“Fabrikada çalışmak fiziksel olarak daha zor”
Fabrika işçisi olmakla güvenlik elemanı olmak arasındaki farkları merak edip, iki işi mukayese etmesini istediğimde, fiziksel olarak güvenlikte çalışmanın fabrika işçisi olmak kadar zor olmadığını belirten Canan A., şöyle konuşuyor,
“Fabrikada yeri gelir yapacağınız iş ayaktadır, bu da uzun saatler sürdüğünde bacak ve belinizde çok fazla ağrılara sebep olabilir. Ya da fabrikada oturarak çalışıyorsundur ama önünüzde sürekli akan bir konveyör vardır. Onu üzerinden geçen ürünleri alırsınız yapar, bırakırsınız ama o sırada sizin boynunuz sırtınız ve kollanınız harap olur. Orada ekstra bir efor harcarsınız. O yüzden bu iş fabrikada çalışmaktan kolay ama bu işin de dezavantajı çalışma saatleri çok uzun; 12 saat. Güvenlik ve danışma görevlileri 12 saat çalışır. Çok nadir 8 saat veya 10 saat çalışanlar var. Fabrikalarda çalışma saati bellidir, 8 maksimum 10 saattir. Şu anki site rahat. Ama her yer bir olmuyor. Bu sektörün bana tek zor gelen yanı, siteye çok fazla sipariş gelmesi. Özellikle kalabalık sitelerde kurye trafiği baş döndürüyor. Bazı sitelerde aynı anda çok fazla içeri giren çıkan kuryeler olabiliyor. Böyle büyük sitelerde bazen iki kişi de çalıştırabiliyorlar. Çünkü giren çıkanın çok olması, kafa karıştırabiliyor, zorlanıyorsunuz.”
12 saatlik ücreti: 900 lira
Fabrika işçisine sağlanan yemek ve ulaşım desteğinin, güvenlik elemanları için sadece ek ücret olarak temin edildiğine de dikkat çeken Canan A., “Fabrika çalışanın yemeği pişmiş önüne gelir, ulaşım için servisi vardır, kolaydır. Ama güvenlik veya danışmada yemek veya servis yoktur. Bunun için işveren ekstra ücret öder. Siz de yaz kış bir otobüs kovalarsınız. Yemeğinizi suyunuzu bir gece önceden hazırlar, yanınızda taşırsınız. Ya da eğer çok kazanıyorsanız dışardan da sipariş edebilirsiniz. Benim öyle bir lüksüm yok. Kazançlı yerler de var, az olan da var. Bugün benim ücretim 900 lira. Bir aracı ile geldiğim için ben 900 lira alıyorum. O şirket de işverenden kendi payını alıyordur, ne kadar alıyor ben bilmiyorum. Günlük sigorta da yapıyorlar” diye konuşuyor.
Genç yaşta evlenip iş hayatına geç başladığını anlatan Canan A. da her çalışan gibi emeklilik primlerini tamamlamak istiyor, “Ölmez de sağ kalırsak ve çalışacak güç de verirse Rabbim, emekli de olurum. Üç bin günü geçmiş primim. Ben geç yaşta çalışmaya başladım. Çalışma yaşamım geç olunca sigorta başlangıcım da geç oldu. Çünkü küçük yaşta evlendim, anne oldum. ‘Çocuk biraz büyüsün’, ‘Kime emanet edeceksin?’ gibi düşüncelerle geçti yıllar. Fakat günümüzde çalışmadan da yaşanmıyor, çalışmak zorundayız. Çalışırken sigorta da ödeniyor, vakti gelince emekli de oluruz” diye konuşuyor.
“Aidat ödeyen herkes kendini işveren görüyor”
Çalışma yaşamında “kadın” olmak zor zaten, peki bir sitenin güvenlik elemanı olmak nasıl bir şey? Beş ay kısa bir süre gibi gelebilir ama mesai başlar başlamaz işin rengi ortaya çıkmış. Canan A. bir sitede “kadın güvenlik elemanı olmanın zorluklarını” bakın nasıl anlatıyor; “Şimdi siz bir şirkete bağlısınız, ücretinizi ondan alıyorsunuz ama sizin bir tane iş vereniniz yok! Sitede aidat ödeyen herkes sizin işvereniniz olduğunu iddia ediyor, hatta kendini öyle görüyor. Çünkü onların ödediği aidatlarla ücretiniz ödeniyor. Haliyle kendisini işveren gibi görüp size müdahale etme, emir verme, ekstra görev verme gibi durumlar yaşanabiliyor. Mesela ben güvenlik – danışma görevlisiyim, temizlik görevlisi değilim. Ama yönetici ya da bir kat maliki yanıma gelip ‘Şuraya çok fazla yaprak dökülmüş, gel temizle” diyebiliyor. Böyle bir durumda yapayım mı, yapmayayım mı, arada kalıyorum. Aracı şirkete soruyorum. ‘Temizlik görevlisi ayrı ücretli eleman, senin işin temizlik değil” deniyor.
“Ben erkeğim, dominant karakterim diye, sorun çıkaranlar var”
Güvenlik kabininde kadın gördüklerinde bazı kuryelerin kurallara uymakta zorluk çıkardığını vurgulayan Canan A., “Sitelere güvenlik sebebiyle kurye ya da kargo elemanları, motorla içeriye giremez, kaskla da girmesi yasak. Çünkü site içindeki yaya ve çocuklar için motor tehlike arz edebiliyor. ‘Motoru bırakabilir misin?’ diyorsun, karşınızdaki kişi sizinle tartışmaya girebiliyor. Halbuki kuryenin daire sahibini de korkutmaması gerekiyor. Ama bazı kuryeler kaskını çıkarmak bile istemiyor. Hem güvenlik kamerasının hem de muhatap olacağı kişinin yüzünü görmesi gerek, ama karşı çıkıp sorun çıkarabiliyorlar. Bu sorunlarla aslında erkek güvenlik elemanları da karşılaşıyor. Ama kadınları daha güçsüz gördükleri için fazla ısrar edebiliyor. Hani, ‘ben erkeğim daha dominant bir karakterim’ diye ısrar edebiliyorlar. Ama ben insanlar bana nasıl davransın istiyorsam, onlara da öyle davrandığım için, üslubum karşısında, “ya tamam” diyerek, nazik bir tavırla, motorunu kaskını bırakıp siteye girebiliyor. Yine siteye su getirenler ‘yük ağır’ diyor ama motorla girse laf oluyor… Her şeye rağmen kimseye hiçbir zaman kaba davranmıyorum.”
Çalışma yaşamı sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da bir mücadele ortamı. Bunu Canan A. da yaşamış, şöyle anlatıyor, “Fabrikalarda da eğer işveren çok adaletli bir insan değilse, bazen hiç hak etmeyen kişilere hak etmediği primi verebiliyor. O zaman işveren ve o kişiler tarafından mobbinge maruz kalıyorsunuz. Ki kalmadık mı kaldık… Öyle zamanlarda iki seçenek oluyor, ya psikolojik ve duygusal olarak yıprana yıprana işe devam ediyoruz ya da istifa ediyoruz. Oysa iş bulmak hiç de kolay değil. Böyle de olunca bir şekilde o kimseleri görmüyorsunuz, duymuyorsunuz kafanızı çeviriyorsunuz. Her durumda yine de çalışmaya devam etmek zorundayız”.
“Baskıcı bir ailede büyüdüm, babam beni okuldan aldı”
Bugünkü zorlu hayat mücadelesinin temelini ailesinin baskıcı tavrına bağlayan Canan A., ortaokulu bitirdikten sonra babasının kendisini hiç istemediği halde okuldan aldığını anlatıyor. Gerek babasının gerekse annesinin onu hayata layıkıyla hazırlamadığını düşünen Canan A.,
“Benim derslerim iyiydi, okumayı seviyordum. Okula gitmek de istedim ama babam yollamadı. ‘Maddi gücüm yok’, ‘kız çocuğu okumaz’ gibi bahanelerle beni okula göndermedi. Aşağı yukarı 14 – 15 yaşındayken annem bir gün, ‘Ya şimdi lise mezunu olmayan çöpçü bile olamıyor, bari açık öğretime kaydol. Lise diplomanı al’ dedi. İyi oldu ama. O zaman anneme kırıldım mı? Kırıldım… Madem bir anne olarak bunu biliyorsun, neden vaktinde beni okula göndermiyorsun? Kız çocuğu bu, kimseye muhtaç kalmasın, okusun kendi geleceğini kurtarsın, yarın öbür gün evlense de anlaşır anlaşamaz boşanabilir belli olmaz. Niye bunları düşünmüyorsun? Ben liseye gitseydim, üniversiteye gideceğimden eminim. Açık liseyi beş dönemde iki buçuk senede bitirdim, diplomamı aldım. Gerçekten de şimdi lise diploması olmayanı fabrikaya bile almıyorlar. Güvenlik kimlik kartı da alamıyorsun.”
“Ailemin yaptığını, kızıma yapmadım!”
Terzilik yapan eşiyle, evinin kirasını ve çocukların eğitim masraflarını ödemek gayretiyle çalıştıklarını anlatan Canan A., ailesinin kendisine sunmadığı eğitim hakkını kızı için sonuna kadar sağlamaya çalıştıklarını anlatıyor. Kızının Topkapı Üniversitesi’nde diş protez bölümünde okuduğunu belirten Canan A., “Hemşirelik çocukluğumdan beri hayalimdi olamadı maalesef! Şayet erken yaşta evlenmeseydim, kesinlikle hemşirelik okurdum. Ama biraz da baskıcı bir ailenin çocuğu olduğum için böyle bir şansım olmadı. Beni serbest bıraksalardı, hayatım çok daha farklı olurdu. Kızım benim gibi büyüdüğünde zorluk çekmesin diye, eşimle birlikte onu özel üniversiteye gönderiyoruz. Kızıma da kızıyorum bazen yeterince iyi hazırlanmadı üniversite sınavlarına. İnternette çok iyi eğitim programları vardı. Benim ailem de bana destek olsaydı, bambaşka bir hayatımız olabilirdi.”
“Hafta sonları küçük oğluma ablası bakıyor”
Hafta sonları sitelerde güvenlik işi yapmayı özellikle seçen Canan A., “Kızım evde oluyor, kardeşine bakıyor. Oğlum daha 11 yaşında. Hafta içi 15.30’da okuldan çıkıyor. Henüz tam olarak kendi idare edebilecek durumda değil, ama bazen iş çıkınca o da tek başına eve gidiyor. Her gün ‘iş bulacağım’ derseniz bu iş çok yorucu. 19.00’da işten çıkıyorum. İki saat sonra evde oluyorum. Eve gidince çocuklar için yemek, temizlik işleri çok… Yine de düzenli bir iş de bakıyorum, açıkçası şu sıralar bir fabrikadan haber bekliyorum” diye konuşuyor.
Bir Pazar günü öğleden sonra karşılaştığım Canan A., sabah 07’de işbaşı yaptı, akşam 19.00’a kadar standart bir güvenlik kabininde, ısıtıcının yanında siteye gelip gidenlerin kaydını tuttu… Onların içeri giriş ve çıkışlarına yardımcı oldu. Günübirlik de olsa güvenlik mesaisini tamamladığında binlerce kadın işçi gibi onun da, “ev kadınlığı” mesaisi başlayacak…










